Eğitim; kişinin yaşama etkin şekilde uyumunu sağlamak için 'öğrenme' ve 'öğretim'i kapsayan bir 'yetiştirme' faaliyetidir. Eğitimin bir diğer özelliği de zaman ve mekan açısından kapsamlı, sürekli ve çok boyutlu olmasıdır.
Toplumun kültür, bilgi ve değer yargılarının yeni kuşaklara aktarılması ve onların gelecekteki toplumsal rollerine doğru yönlendirilmesi amacını güden eğitim; bu açıdan da kişinin toplumsallaşma ve kültürleşme süreciyle de yakından ilgilidir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi ve kültür, kimsenin tek başına taşıyamayacağı kadar çoğalır. Toplumlar arasında bilim ve teknoloji alışverişi yapılırken zorunlu olarak toplumlararası kültür değişimi de gündeme gelir.
Gelişmiş bilim ve teknoloji sahibi toplumların yarattığı kültür, diğer toplumlar tarafından 'isteyerek-gönüllü' ya da 'zorunlu' olarak benimsenmeye başlanır. Bu durum, 'egemen kültür'ün dayattığı bir sonuçtur. Bugünkü 'egemen kültür', en azından, Türkiye için hedef alınan 'çağdaş kültür'dür. Burada önemli olan 'ulusal kültür' ile 'çağdaş kültür' arasındaki dengenin kurularak gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşabilmektir. Bunun için de bilgi ve kültür aktarımının daha seçici ve etkin yollarını geliştirmek gerekir. Bunun en önemli ve etkili yolu da demokratik bir eğitimdir.
Son söz, Bertrand Russell'dan: 'Devlet eğitim düzenlerini kuranlar, iyi bir vatandaşın nasıl meydana geleceği konusunda dar görüşlü olurlarsa, kişilerin yurttaş olarak bile bozulmasına yol açarlar.' Dr. Şerafettin YAMANER-İSTANBUL