Her şey demokratikleşmek uğruna... Irak'a bir yıl evvel düşen bombalar da, Türkiye'de yapılan yerel seçimler de... Demokratikleşme uğruna asıldı Menderesler de, Denizler de... Demokratikleşmek uğruna kesintiye uğratıldı siyasal süreçler de...
Türkiye'de demokrasi denildiğinde neden hep seçimler geliyor akla? Demokrasi yönetime aday birçok alternatif arasından birini seçmek demek mi sadece? Hoşgörüyü de, karşıt fikirlere tahammül etme sabrını da içinde barındıran demokrasi, aslında farklılıklarla bir arada yaşama özgürlüğü demek... Peki o zaman demokrasinin beşiği sayılan Fransa kamusal alanda getirdiği başörtüsü yasağıyla demokrasiyi özümsememiş bir ülke midir?
Nereye kadar hoşgörü, nereye kadar tahammül... Nefretle sevginin yan yana durduğu söylenir hep, ne kadar tutkulu severseniz o denli iyi katil olursunuz, nefret her şey için bir başlangıçtır. Bir kaç kıskançlık girdiğinde araya, bir çıkar uyuşmazlığında ya da tercih edilme olasılığınız azaldığında siz de karşınızdakine acı çektirirsiniz... Amerika, Irak'a daha fazla tahammül edemedi ve o topraklarda yaşlısından gencine herkese acı çektirdi. O insanları, çok sevdiğinden yapmadı bunları elbette, ama söylemlerinde hep "Irak halkının iyiliği için" terimlerini kullandı. Bu söylemleri ciddi bulur ve inanırsak şöyle diyebiliriz: "Amerika Irak"a sadist bir saplantıyla acı çektirdi, hala da çektiriyor.
İsrail, Filistin'de insanların acı çekmesini istiyor, kana buluyor Orta Doğu'yu ve nefret tohumları atılıyor bir bir kanla sulanmış topraklara...
Sadist demokrasilerle kalakalıyor dünya bir başına... "Sizi mutlu edelim, istediğinizi yapma özgürlüğünüzü verelim, fakat acı çekin ve korkun bizden, bizi sevmeniz gerekmez herkes bizi seviyor zaten..." ABD'nin dünyaya verdiği mesaj bu değil mi? Fakat o ince çizgide durduğunu bilmiyor o çok sevilen ülke. Kendi attığı nefret tohumlarının kendisine geri dönebilme olasılığını hesaplamıyor. Kısaca karşısındakini korkutmadan, ona acı çektirmeden kimse rahat edemiyor bu dünyada. Sanki korkunca, korkutunca karşı taraf üstünlüğünü kabul edecek, ona hayranlığı artacak... Kimse sevmiyor o büyük ülkeyi, kim ne yapıyorsa korkusundan...
Demokrasi başkasının hür iradesini kısıtlamadan hür yaşamaktır aynı topraklarda ya da farklı coğrafyalarda... Evet, insan istediğini yapmalı. Ama bu şekilde değil!
Özge ZENGİN / ANKARA