Ne dolu bir gündem... Ve yazmak istediğim ne çok konu... Fransız yönetmen Chris Marker'in ya da Metin Erksan'ın ölümü, Marilyn'in 50'nci ölüm yıldönümü, Sight and Sound'un ünlü Tüm Zamanların En İyi Filmleri soruşturmasının 2012 sonuçları...
Sonuncusundan başlayayım. Ünlü İngiliz dergisinin 1952'den beri her 10 yılda bir yinelediği En İyi Filmler seçimine ben de katıldım. 10 yıl önce olduğu gibi... Derginin editörü Nick James'den çağrı alıp listesini yollayan 846 sinema yazarından biriydim.
Sonuçları dün Sabah- Pazar'da geniş biçimde okudunuz. Ben ilk 10 filmi yeniden hatırlatmak istiyorum: Vertigo- Ölüm Korkusu- A. Hitchcock- 1958/ Citizen Kane-Yurttaş Kane- Orson Welles- 1941/ Tokyo Hikâyesi- Yasujiro Ozu- 1953/ La Regle du Jeu- Oyunun Kuralı- Jean Renoir- 1939/ Sunrise- Şafak- F. W. Murnau- 1927/ 2001- Uzay Yolu Macerası- Stanley Kubrick- 1968/ The Searchers- Çöl Arslanı- John Ford- 1956/ Film Kameralı Adam- Dziga Vertov- 1929/ Jeanne d'Arc'ın Tutkusu- Carl Dreyer- 1927/ Sekiz Buçuk- Federico Fellini- 1963.
En çarpıcı noktalar: öncelikle listenin büyük ölçüde geçmişe dönüklüğü. En yeni film 1968 tarihli 2001- Uzay Yolu Macerası. Sessiz sinemaya üç filmle verilen önemli yer: Şafak, Film Kameralı Adam ve Jeanne D'Arc'ın Tutkusu sessiz filmler. İlk kez ilk ona giren Film Kameralı Adam'la belgesel sinemanın onurlandırılması. Ve elbette 1952'den beri ilk kez Yurttaş Kane'in birincilik tahtını Hitchcock başyapıtı Vertigo'ya bırakması.
Benim yolladığım listeye gelince... Ben de sessiz dönemden başladım, ama daha yakın tarihlere gelmeyi denedim. Şöyle bir listeyle ve kronolojik olarak:
Hoşgörüsüzlük- Griffith- 1915/ Potemkin- Eisenstein- 1925/ Metropolis- Fritz Lang- 1927/ Modern Zamanlar- Charlie Chaplin- 1936/ Yurttaş Kane- Orson Welles- 1941/ Kazablanka- Michael Curtiz- 1942/ İtalya'da Yolculuk- Rossellini- 1953/ Hiroşima Sevgilim- Alain Resnais- 1959/ 2001-Uzay Yolu Macerası- 1968/ Mulholland Yolu- David Lynch- 2001.
Görüldüğü gibi, dünya eleştirmenleriyle sadece iki filmde buluşmuşuz. Ama önemli değil, çünkü benim diğer filmlerim de ilk 50'nin ya da ilk 100'ün içinde.
Gerisi artık kişisel zevklere, duygusallık dozuna ve milimetrik hesaplara bağlı. Ayrıca aynı soruşturmada ortaya çıkan ve günümüzün birçok ustasının katıldığı Yönetmenlerin Listesi de hayli farklı. Örneğin ilk on filmde ancak yarı yarıya tutuyor. Demek ki sinema tutkusunda buluşsak da, beğeniler farklı olabiliyor.
Dün benim görebildiğimce sadece Cumhuriyet ve Radikal'de anılan Marilyn Monroe'nun 50. ölüm yıldönümüne gelince... Son Cannes'da başlayarak geniş biçimde anılan bu olay, elbette "star mitosu"nun en görkemli örneklerinden biri olarak dipdiri kalıyor. Marilyn'in olağanüstü kişiliği, kırılganlıkla oyun gücünün, kendisine güvenle panik atak düzeyindeki korkularının, hayatına giren ve beyzbolcu Joe DiMaggio'dan Frank Sinatra'ya, kocası olan dâhi yazar Arthur Miller'den başkan John Kennedy'ye son derece farklı olan erkeklerin çelişkileri, onu daha da incitiyor. Çağımızda da görülen ve zirveden ölüme inişin ne denli kolay olduğunu gösteren bir diğer dram. Bir yerde James Dean, Janis Joplin, Amy Winehouse vb. erken ölümlerden biriyle artık hiç unutulmayacak bir figür, ölümsüzlüğe ulaşmak için ödenmiş çok büyük bir bedel.
Metin Erksan'ı ise sanırım Eylül'ün SİNEMA'sında anacağım.