Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Yeni bir festivalde buluşmak...

Yeni bir film festivali daha başladı. 30 yıldır bu olayı hayatının en güzel dönemlerinden biri sayan benim gibiler için ne mutluluk... Bir kez daha, Allah'a şükür hayatta ve ayakta olmak, sinema aşkını hala yüreğinin derinliğinde hissetmek ve özellikle Beyoğlu'ndaki o koşuşturmayı, o tatlı ve yorucu telaşı başdöndürücü bir keyif olarak duyumsamak şansına sahip olanlar için...
Festivalde Türk filmleri hep biraz güme gider. Ama özellikle yabancılar onları izlediği gibi, bizden de yeni filmleri bir an önce keşfetmek isteyenler vardır. Ben eleme grubunda olduğum için, hemen hepsini -biraz hızlı olarak!- izledim. Belli bir yanılma payı bırakarak, kendimce ilginç olanları duyurmak isterim.
Altın Lale için yarışacak Türkiye Sineması bölümünün 12 filmi arasındaki yenilerden, elbette son Zeki Demirkubuz filmi, benim göremediğim Yeraltı var. Ayrıca dış başarılarıyla şimdiden dikkat çeken Reis Çelik'in Lal Gece, Emin Alper'in Tepenin Ardı, Raşit Çelikezer'in Can filmleri en iyilerden... Orhan Eskiköy- Zeynel Doğan ikilisinin Babamın Sesi, Elif Refiğ'in Ferahfeza, Belmin Söylemez'in Şimdiki Zaman, Veli Kahraman'ın Ana Dilim Nerede'si de ilgiye değer. Yarışma dışı bölümdeyse Erdoğan Kar'ın Kadife'sini sevdim.
Yeni Türkiye Sineması bölümündeki yeni filmlerden benim kişisel gözdelerim Oğuz Çiçek'in Diğer Yol, Refik Çakar'ın Semi, Çiğdem Vitrinel Özcan'ın Geriye Kalan, Ali Vatansever'in El Yazısı, Tamer Yiğit- Branka Prilic ikilisinin Karaman filmleri oldu. Ayrıca eskilerden, Groupama Gan grubunun yıllık restorasyon projesi, Halit Refiğ'un unutulmaz Gurbet Kuşları ve Ali Özgentürk'ün özlemle anımsadığım At filmleri görülmeli.
Açılış gecesi bu yıl gayet güzel oldu. Yekta Kara'nın hazırladığı törende Memet Ali Alabora ve bir dizi konuğun sunuşları, geçen yıl ölen ustaları anışları kusursuzdu. Onur ödüllerini alan yönetmen Ali Özgentürk, değerli oyuncular Ayşen Gruda ve Halit Akçatepe ve de sevgili dostum, bir bilgi, birikim ve emek kumkuması olan gazeteci- yazar Sevin Okyay'ı da ayrıca kutluyor ve kucaklıyorum. Yine onur ödülü alan İngiliz yönetmeni Terence Davies'le birlikte yemek yemek ve örneğin Hitchcock filmlerini tartışmak da özel bir keyif oldu.
Evet, bu festival de Emek'siz geçecek. İki hafta boyunca Beyoğlu'nda onu anacak ve kapalı tutanlara -dosdoğru söyleyeyim- içimizden küfredeceğiz. Açılışta Memoli'nin Emek'le ilgili sözlerinin dakikalarca alkışlanması bir kez daha gösterdi: Emek'ten vazgeçmeye ve bu emrivakiyi kabul etmeye hiç niyetimiz yok. Kamer İnşaat veya başka sermaye grupları, güttükleri salt kazanç politikası çerçevesinden bakarak bizlerin Emek tutkusunu anlayamazlar. Sinema tutkumuzu da anlayamayacakları gibi...
Ama işte, seçme zamanı geldi. Ya Emek'i koruyan bir proje yapacaklar. Ya da bildiklerini okuyacak, ama emin olun ki kendilerini tarihin çöplüğünde bulacaklar. Bir kez daha söylemiş olayım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA