Sene 1991... Milletvekili seçimi öncesiydi. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel seçime asılıyordu... "Günde 2-3 miting çıkarıyordu."
ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Mesut Yılmaz ise seçimi "Çantada keklik" görüyordu... Kendine çok güveniyordu.
Günde bir mitingle yetiniyordu.
O süreçte... Milli Savunma Bakanı Mehmet Yazar sordu: -Sen her yeri geziyorsun...
Durumu nasıl görüyorsun? "ANAP kaybedecek" dedik:
-DYP birinci parti oluyor...
Ama tek başına iktidara gelmesi güç. Etrafımız kalabalıktı... Çoğu da ANAP'lıydı.
Tepki gösterdiler... "Bahse var mısın" dediler... Kravatına...
Gömleğine... "Hayır" desek... "Kaçtı" denilecek.
Mecburen birkaç kişiyle bahse girerken... "Taaa TOBB Başkanlığı'ndan dostumuz...
Ailece görüştüğümüz" Mehmet Yazar kulağımıza eğildi:
Sana güvenirim... Bahsi kazanacağına inanıyorum.
Ama sadece kendini düşünme.
Biz dostuz... Bahislere beni de dâhil et.
Kaybeden bir kravat sana alırken, bir kravat da bana alacak.
Biliyorsunuz Mehmet Yazar "Kayserili." Uyanık.
Sonuç mu?
Elbette biz kazandık.