Hikâyemiz Denizli'den... Belediye Başkanı Nihat Zeybekci (şimdi milletvekili) yol genişletiyordu... Bir binayı yıkması gerekiyordu. Bina sahibi, binanın üstüne "Atatürk posteri" astı.
"İlerici medya" manşeti attı:
- Atatürk düşmanı belediye başkanı.
Zeybekci "medyayı mahkemeye verdi" ve yıkım kararında direndi. Bina sahibi bu defa terasa bir "tenekeden minare" yaptı ve "burası mescit" dedi.
"Gerici medya" manşeti attı:
- Din düşmanı belediye başkanı.
Zeybekci yine "medyayı mahkemeye" verdi... Ama... "Sorun" bitmedi.
"Yerel mahkeme" Zeybekci'nin önünü kesti: "Yıkamazsın."
"Bir üst mahkeme" Zeybekci'nin önünü açtı: "Yıkabilirsin."
Zeybekci, binayı yıkacağı sırada... "Ankara'daki yüksek mahkemenin" kararı geldi: "Hayır, bu binaya dokunamazsın."
"Hikâye" uzun... Kısa keselim.
Sonunda "yüksek mahkemenin de bir üstü" son sözü söyledi:
- Yıkılmasında kamu yararı vardır... Yıkılmalıdır.
Ve bina yıkıldı... Zeybekci'nin de Denizli halkının da "çektiği çile yanına kâr kaldı."Hikâyenin tercümesi:
Başbakan "Denizli'deki binayı" anlatmak istedi.