Demirel Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller de Başbakan'dı.
Şanlıurfa'ya gittik.
Oradan Harran'a geçtik... Harran ovasında tören vardı.
Atatürk Barajı'nda biriken Fırat'ın suyu, Şanlıurfa tünelleriyle, Harran ovasına verilecekti.
Allahım, ne muhteşem bir törendi... "Bölge" bayram yapıyordu.
***
Törende "
büyükler" konuştular.
DSİ Genel Müdürü... Enerji Bakanı... Başbakan... Cumhurbaşkanı...
Ve sıra "
kurdele kesimine" gelmişti ki...
"
Gerilerden" bir ses yükseldi:
- Ben de konuşmak istirem!..
Önce bir sessizlik... Sonra telaş... Ardından "
güvenlikçilerin" koşuşmaları.
Demirel "devreye" girdi:
- Bırakın konuşsun.
***
Harranlı adam kürsüye çıktı ve...
Sayın Cumhurbaşkanım... Bir babanın, oğluna karşı 3 vazifesi vardır.
Birinci vazifesi... Doğunca, onun kulağına ezan okumak... Ve ezanla birlikte, kulağına çocuğun adını söylemek.
İkinci vazifesi... Oğlunu sünnet ettirmek.
Üçüncü vazifesi... Yaşı gelince evlendirmek.
Sayın Demirel... Sen, Harran isimli oğluna karşı bu 3 vazifeyi de yerine getirdin... Sağ ol.
***
Harranlı'nın konuşması herkesi duygulandırdı... Gözleri yaşaranlar oldu.
Yıllar geçti, bu olayı unutmadık.
Köln'deki "
dangalağa" nasıl anlatsak ki... Sünnet "
bir borç... Ana babanın, erkek evladına karşı borcu, vazifesi."