Belki geçmişimizde, atalarımızda, genlerimizde "girişimcilik" yok ama...
Son zamanlarda girişimcilikte "şampiyonluğa koşuyoruz" desek yeridir.
Türklerin "gitmediği coğrafya yok."
"El atmadığı sektör" yok.
***
Ceauşescu Romanya'sı çökünce... Buraya önce "bizimkiler" geldiler.
Çoğu da "fırıncı" olarak.
Yanlış anımsamıyorsak, düzeltsin; Mustafa Sarıgül de o dönemde Romanya'ya ilk adım atanlardan, ilk fırıncılık işine soyunanlardandı.
Belki yalnız, belki ortaklarıyla.
Öyle üç veya beş ya da yirmibeş fırın falan değil... Türkler Romanya'da "1300 fırın" açtılar. Yıllarca "bayat, simsiyah" ekmek yiyen halk "sayemizde" taptaze mis gibi ekmek yemeye başladı.
Sonra "ötekiler" geldiler. Müteahhitler, bankacılar, otelciler, lokantacılar.
Bugün "Romanya bir yerlere geldiyse bizimkilerin sayesinde" desek yeridir.
***
Bu coğrafyada "hayat var." Yapılacak barajlar, limanlar, otoyollar, enerji santralleri var. Bu demektir ki, "bizimkilerin" yapacakları daha pek çok iş var.