Sovyetler Birliği döneminde "din yok." "cami" yok, "namaz" yok.
"İnananlar" sadece bayram namazı biliyorlar, o kadar. İşte o dönemde "kardeşlerimizin" gidebildikleri tek "sığınak" Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesi.
***
Ziyaret ediyorlar.
Önünde oturup
"derin düşüncelere" dalıyorlar. Kazakistan coğrafyasındaki insanları
"asimile olmaktan kurtaran manevi bağ" Hoca Ahmet Yesevi.
***
Bizde Mevlana neyse, Kazakistan'da da Hoca Ahmet Yesevi o.
Bizde Yunus Emre neyse, Hacı Bektaş-ı Veli neyse, burada da Hoca Ahmet Yesevi o.
Hatta
"daha da ötesi."