Bazı şeyler "Özal döneminde" başladı.
Örneğin "hini hacette" yani "gerektiğinde" kullanılabilir diye "bakanlardan" boş kâğıda imza alındı.
Milletvekillerinden de. "Vali mi değişecek?"
Başbakanlık "boş kâğıdı doldurdu."
Atama kararnamesinde imzası bulunan bakanlar "atamayı TV'den duydular."

***
Şimdi de anlaşılıyor ki "hini hacette lazım olabilir" diye, altında "milletvekillerinin imzası bulunan kâğıt", Anayasa değişikliği teklifine "eklenmiş."
***
TBMM Başkanlığı'na verilen kanun teklifi "Kanunlar ve Kararlar Dairesi'nce" incelenir.
Belli ki "incelenmiş."
Ve "uzmanlardan oluşan TBMM bürokrasisi" hatayı (teklifin altında TBMM Başkanı'nın da imzasının olduğunu) fark etmiş.
Hemen "gereken yapılmış... Antalya Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in imzası çıkarılmış."
Teklif ondan sonra Anayasa Komisyonu'na yollanmış.
***
Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu bas bas bağırıyor:
- Bize gelen teklif usulüne uygundur... Muhalefet yalan söylüyor.
Prof. Kuzu "kendi yönünden haklı."
***
Ancak...
Bir yasa teklifi TBMM Başkanlığı'na sunulunca "parti gruplarının bundan haberi olur."
Meclis bürokrasisinden "birer fotokopisini" alırlar.
İşte "orada" da, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in "imzası" var.
Yani "muhalefet de kendi yönünden haklı."
***
Bu bir "dikkatsizlik... Özensizlik" olayı.
Hata "grup yönetiminde... Şunda... Bunda... Bilemeyiz."
Ama "sarı kart gerektiren" bir hata.