Atatürk ve arkadaşları 23 Nisan 1920 günü "Hacı Bayram Camii'nde" namaz kılarlar. Sonra yürüyerek TBMM'yi açmaya giderler. Dün "aynı güzergahta" yürüdük. Ve Hacı Bayram Veli Caddesi esnafını "öfkeli" gördük.
***
Lütfen
"emniyetin, belediyenin, vilayetin veya devletin bir başka biriminin bir elemanı" Hacı Bayram'a gitsin.
Esnaf dert küpü:
Akşam hava kararınca bu caddeden geçemezsiniz.
Otomobiliniz, caminin önündeki meydanda ise, hava kararınca almaya gelemezsiniz.
İnsanlar, akşam Hacı Bayram Camii'ne gitmeye korkuyorlar.
***
"Neden" dedik.
"Tinerciler" yanıtını aldık:
- Ya döverler, ya paranızı alırlar... Akşam esnaf dükkanın kepenklerini indirir ve kaçar gibi evine gider... Daha sonra cadde tinercilere, esrar ve kadın satanlara kalır.
***
Melih Gökçek her zaman Hacı Bayram'da
"iftar çadırı" kurar. Bu Ramazan'da yok.
Cadde esnafı dedi ki:
- Melih Bey'den biz rica ettik... Çadır kurmayın diye... Zira insanlar, korkudan iftar çadırına gidemezler.
***
Bu çağda, Ulus'un göbeğinde, Hacı Bayram Veli Caddesi'nde, tarihi caminin etrafında
"olacak iş değil."