Son 3-4 gündür, belki 8-10 TV'den, en az 30-40 kez aradılar:
- Sizi canlı yayına bağlıyoruz.
"Sakın ha" dedik.
"Hiçbirine" konuşmadık.
***
Ortada bir
"belge" var.
Doğru mu, sahte mi?
Genelkurmay ne diyor, Başbakan ne söylüyor?
Çok kişinin
"umurunda bile değil."
***
Genelkurmay Başkanı ağzını her açışta
"demokrasiye sonsuz sadakatten" bahsediyor.
Ama toplumun bir kesimi
"öylesine kızgın, öylesine keskin, öylesine önyargılı" ki...
"Kelle" istiyor.
Genelkurmay Başkanı
"gitse" düğün bayram yapacak olanlar var.
***
Başbakan
"kurum" diyor.
"Yıpratılmasın" diye vurgu yapıyor.
Sözünü ettiği kurum
"ordu."
Ama
"yıpratan yıpratana..."
İçerden dışardan.
"Askerin içi" de dahil.
***
"Sözü dinlenir bir kişi" şöyle demiş:
"İnsanlar yalnızca anladıkları konularda konuşsalardı, dünya o kadar sessiz olurdu ki..."
"Fazla sessizlik" de iyi değil.
Ayrıca, demokrasi
"çokseslilik" demek.
Ama
"bilen de bilmeyen de konuşunca... Ağzı olan konuşunca" ortaya
"şimdiki durum" çıkıyor.
"Akıl tutulması" gibi bir durum.