Oğlan kızı kaçırmış.
Kızın babası tüfeği almış, oğlanın kapısına dayanmış.
"Ombudsman" Sait Şanlı duymuş, yetişmiş. Oğlan fakir, baba "fakire kız vermeye hiç niyetli değil."
***
Dün Sait Şanlı "hikâyenin gerisini" anlattı:
- Hayırseverin biri buzdolabı verdi, diğeri halı, öteki oturma takımı... Fırın, yatak odası, TV... Evlerini döşedik... Kan davasını başlamadan önledik.
***
Sait Şanlı dedi ki:
- Eğitim, eğitim, eğitim.
- Özellikle de kız çocuklarının eğitimi.
- Anne eğitimli olmadıkça kan davası töre cinayeti son bulmaz.
***
Aslında Sait Şanlı'yı TV'ye çıkarmak lazım.
Olayları "DiyarbakırLice şivesiyle"
ondan dinlemek bir başka.
- Bir teneke buğday yüzünden, iki aile arasına kan girmiş... Kan davası 25 yıl sürmüş... Sonunda tam 20 ölü... Ve Sait Şanlı onları güçbela barıştırmış.
- Bir motor saman için kan davası... Tam 8 ölü.
***
12 yaşındaki çocuk "koyun otlatıyor."
Yanına 24 yaşındaki "köylüsü" yaklaşıyor:
- Burada koyun otlatma.
- Ama burası bizim tarlamız.
- Olsun... Koyun olan yere kuşlar geliyor... Koyunların pisliğini eşelemek için... Sonra yandaki bizim tarlaya geçiyorlar... Yeni ektiğimiz tohumları eşeleyip yiyorlar.
"Gidersin, gitmem" derken, 12 yaşındaki çocuğa "bir tokat."
***
Vay sen misin "bizim çociga tokat atan?"
6 yıl süren kan davası.
Karşılıklı vurulan sayısı 21.
2 jandarma şehit.
Yakılan köy 8, hapse düşen sayısı 120.
***
İnanması ne kadar güç değil mi?
Hele bir de Sait Şanlı'yı dinleseniz.