Bütün ülkeyi acıya boğan son uçak kazasında bir kez daha gördük:
"Ne kadar da çok uzmanımız varmış."
Ortalık "uzman bolluğundan" geçilmiyor.
Diyelim ki gündemde "askerle ilgili bir konu" var.
Herkes "ordu uzmanı." "Deprem konusunu" yazmaya gerek yok.
Yıllardır izliyoruz "dünyada en çok deprem uzmanı bizde."
İki gündür de "nereye baksak birkaç uçak kazası uzmanı."
***
"Bilen" de konuşuyor, "bilmeyen" de.
Dinleyen ise "kimin bilip, kimin bilmediğini" anlamıyor... Kafalar karışıyor.
Ve "bilgi kirliliği" tırmanıyor.
***
"Siyasette de" böyle değil mi?
Herkes "siyaset bilimcisi", herkes "seçim uzmanı."
***
Uzmanlığa soyunanların da çoğu "kötülemeyi" seviyor.
Zaten bizim yaygın hastalığımız:
"Kötülemeyi" seviyoruz.
Kültürümüzün bu yönünü aşmamız gerekiyor.
Ülke başarılarını ortak dille alkışlamayı, ülke çıkarlarını ortak dille savunmayı becermeliyiz.
***
Uzun sözün kısası:
- Herkes, "her konuda" konuşmasın.
- Ve herkes "kendi alanında" konuşsun.
- Kendi alanında konuşan da "son uçak kazası sonrasında olduğu gibi" ezbere konuşmasın... Önce "bilgi edinsin", sonra TV ekranına çıksın.
***
"Ağzı olan konuşuyor" deyimi, hangi kültürlerde var acaba?