Eskiden "önseçim" vardı. Eskiden parti kongreleri "günlerce" sürerdi.
Eskiden "parti içi demokrasi" işlerdi.
Onun içindir ki eskiden "liderlik kurumu daha kalabalıktı."
Parti yönetimlerinde "devedişi gibi isimler" vardı. Gerektiğinde lidere "itiraz edebilecek" isimler.
***
Türkiye "parti içi demokrasi... Siyasette insan malzemesi bakımından" dünün gerisinde mi?
1960'lı yılları acaba kaç kişi hatırlar?
CHP'de "İnönü'nün altındaki kadroya" bir bakar mısınız?
Nihat Erim' den Turhan Feyzioğlu'na, Kemal Satır' dan İsmail Rüştü Aksal'a, Suphi Baykam' dan Bülent Ecevit'e kadar "tam bir yıldızlar geçidi."
Adalet Partisi'nde "Demirel'in alt kadrosundan" birkaç isim:
İhsan Sabri Çağlayangil, Sadettin Bilgiç, Ferruh Bozbeyli, Mehmet Turgut, Faruk Sükan, Ali Naili Erdem.
Bir başka "ağır toplar" zinciri.
"Aynı dönemde" Meclis'te Ekrem Alican diye bir lider daha var.
Meydanlarda fırtına gibi esen, iktidarların tozunu attıran Osman Bölükbaşı var.
Daha sonraları Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş var.
***
Dün dünde kaldı. Darbe, müdahale, muhtıra "siyasetin insan malzemesini biçti... Yetmedi, siyaseti felç etti."
Bu böyle sürüp gitmez elbette.
Ama her şeyin yerli yerine oturması için de "hayli zaman gerekecek."