Önce "geçmiş olsun" dedik, sonra da takıldık:
- Çok korktunuz mu?
Yanıt "neden korkayım ki" oldu. Ardından da "şakayla karışık" konuştu:
- Hamama giren terler... Biliyorsunuz, eskiden de oldu böyle şeyler.
***
Mehmet Elkatmış'tan bahsediyoruz.
Daha önce de tehdit edilmişti.
"Eski tehditler" telefonla oluyordu.
Bu defa bürosuna "girildi."
"Sesini kes" diye not bırakıldı.
***
1967'den bu yana siyasetin içinde.
1970'lerde, "Milliyetçi Cephe" hükümetleri döneminde, Nevşehir'de Milli Selamet Partisi il başkanıydı.
Gençliği Hoca'nın (Prof. Erbakan) peşinde koşmakla geçti.
Sonra Meclis'e girdi. Önce Hoca onu milletvekili yaptı.
Sonra da Tayyip Bey.
***
"Ciddi, çalışkan, dürüst" bir milletvekiliydi. Meclis'te Divan Katipliği de yaptı. İdare Amirliği de.
Pek çok "Soruşturma Komisyonu'nda" görev aldı.
Meşhur "Susurluk Komisyonu'nun" başkanıydı.
Şimdi "Meclis'in dışında... Geldiği yere döndü... Avukatlığa."
Mehmet Elkatmış:
- Neden korkayım ki?.. Bir siyasetçi olarak, ülkesini seven aydın olarak, sade vatandaş olarak bildiklerimi söylemeye devam edeceğim.
Bildiği o kadar çok şey var ki.