Yılmaz Hoca "Eskişehirli benim kısa pantolonlu halimi bilir" diye konuşur.
Eskişehirli olması, popüler bir rektörlük dönemi geçirmesi "büyük avantaj."
"Artısı" çok:
- Eskişehir'de çıtayı yükseltti.
- Eskişehir'i kültür ve sanat kenti haline getirdi... Resim, heykel, konser salonu, orkestra... Ne ararsanız var.
- Porsuk, onun sayesinde tertemiz akıyor.
- Türkiye'de kaç belediye başkanı onun kadar ulusal medya desteğine sahip?
***
Büyük dağların büyük uçurumları olur.
Hoca'nın "artılarının" yanında "eksileri" de var.
- Eskişehir'in modern kesimleri, Avrupa kentlerini andırıyor... Ama ya varoşlar?.. Ya gecekondu semtleri?.. Dökülüyor.
- Hoca inatçı... Dediği dedik... Her şeyi bilir... Sadece o bilir... Yere burnu düşse eğilip almaz... Dik kafalı.
***
Ve son:
Deniz Baykal istiyor ki "Yılmaz Hoca, DSP'den ayrılsın, CHP'ye girsin ve Eskişehir'de aday olsun."
Ama Büyükerşen de bekliyor ki "DSP ile CHP oturup uzlaşsınlar... Onun adaylığı üstünde anlaşsınlar."
***
Deniz Baykal "Yılmaz Hoca inadı bıraksın, bize gelsin" dediği sürece...
Büyükerşen de kendisini "siyasetin de, partilerin de üstünde" görmeye devam ettiği sürece...
Bilmiyoruz "düğüm" nasıl çözülecek?