1946 ile 1950 arasında "seçim sistemi"
tartışılıyor. CHP diyor ki:
- Çoğunluk sistemi olsun.
Yani bir ilde hangi parti birinciyse "o ilin bütün milletvekillerini" o parti çıkarsın.
Demokrat Parti diyor ki:
- Hayır... Nispi temsil olsun.
Yani "her parti, aldığı oy oranında" milletvekili çıkarsın.
***
Ve 16 Şubat 1950'de "kanun" çıkıyor. CHP'nin istediği "çoğunluk sistemi" kabul ediliyor. Başbakan Şemsettin Günaltay (CHP) Meclis kürsüsünde teşekkür konuşması yapıyor:
"Nispi temsil sisteminin sakıncalarını, çoğunluk sisteminin erdemlerini" anlatıyor.
***
14 Mayıs 1950'de seçim oluyor. Demokrat parti yüzde 52.7 oyla "417 milletvekili çıkarıyor." CHP de yüzde 39.4 oyla "sadece 69"
milletvekili.
***
CHP neden "çoğunluk sistemi" diye tutturmuştu? "Birinci olacağına" çok inandığı için.
DP neden "temsili sistem" diyordu. "Kendine yeterince güvenemediği" için.
Ama "evdeki hesap çarşıya uymuyor." CHP'nin "kendini düşünerek yaptığı kanun" DP'nin ekmeğine yağ sürüyor.