ZONGULDAK
Pazar günü Meclis Başkanı Köksal Toptan'la konuşuyorduk.
"Yarın (Pazartesi) Zonguldak'a gidiyorum. Tıp Fakültesi'nde yeni açılışlar var... Sayın Demirel ile Prof. Haberal da katılacaklar... Haydi sen de gel" dedi.
Pazartesi saat 10.00.
Demirel ve Toptan'la helikoptere bindik.
Ama Prof. Mehmet Haberal yoktu.
Köksal bey dedi ki:
- Sayın İhsan Doğramacı kalp krizi geçirmiş... Haberal hoca onun başında. O nedenle Zonguldak'a gelemiyor.
***
Ankara'da hafiften, "ahmakıslatan" cinsinden yağmur çiseliyordu.
Helikopterden "başkentteki kentsel dönüşümü" izledik.
Gecekondu bölgelerinde, modern siteler yükseliyor.
Ankara'dan Gerede istikametine uçmaya başladık.
Sonbaharı yaşıyor ülkemin toprakları. Ağaçlar renk renk yapraklarla dolu... Yeşil, sarı, kahverengi, pembe.
Yarım saat içinde Gerede'deydik. Ormanların içindeki "yaylaları" gördük.
Havalar soğumuş, yayla evleri boşaltılmış.
Gerede'den sonra tamamen "orman üstünde" uçmaya başladık. Birkaç dakika sonra "aşçıların anavatanı" Mengen'e ulaştık.
Az sonra sağ tarafta "Bastoncular diyarı" Devrek'i gördük. Köksal Toptan bölgeyi "adım adım, karış karış biliyor."
Uçuş boyunca bize sürekli bilgi verdi.
***
Ve uzaklarda önce "çırpınan Karadeniz" göründü. Ardından da "Karaelmas... Zonguldak."
Köksal bey parmağı ile "beyaz bir evi" işaret etti:
- Bizim ev... Annem orada.
***
Ankara'dan uçalı bir saat olmuştu ki Zonguldak'a indik. Hava günlük güneşlik.
Hemen "kamuoyu yoklamasına" başladık.
1- Zonguldak huzur içinde... Asayiş sorunu yok.
2- Belediye vites yükseltmiş... Yeni yollar açılıyor.
3- Deniz kenarında büyük bir inşaat var... Sorduk, 5 yıldızlı otel yapılıyormuş... Yerinde bir yatırım... Zonguldak'ın ihtiyacı vardı.
4- Halka halini hatırını sorduk... Dinlediğimiz şikâyet hep işsizlik oldu.