Coşkun Kahraman, yemekte sağımızda oturuyordu.
Söz ne zaman Trabzonspor'dan açılsa, Coşkun heyecanlanıyordu.
Bir süre futbol konuştuk.
Sonra da sorduk:
- Coşkun senin işler nasıl?
- Kesik... Durgun... Bozuk.
***
"Dedesi" kuyumcuydu.
"Babası" da.
Şimdi "üçüncü kuşak" olarak Coşkun Kahraman, kuyumcu:
"Emek Kuyumcusu."
Trabzon işi "hasır bilezik" de var, "elmas" da.
***
Coşkun Kahraman:
* Günde 100 kişi gelse, 5'i altın alıyor... 95'i altın satmak istiyor.
* Arz talep meselesi... Biz altın satmalıyız ki, alabilelim.
***
- Coşkun, piyasa neden durgun?
- Bu bölgeyi, bu mevsimde fındık ayakta tutar... Fındık para edecek ki millet altın alabilsin... Bana sorun, bugün kaç paralık iş yaptın diye... Yeminle söyleyim, kazandığım para dükkânın masrafını karşılamaz.