İki gün İzmir'i yazdık. İlk yazımızın çıktığı gün Deniz Baykal da İzmir'deydi.
İzmir dönüşü dedi ki:
- İzlenimlerinizi okudum... İzmir'de başka neler gördünüz?
- Herkes 2009'da kimi aday göstereceğinizi merak ediyor.
- Niyetimiz şu... Adayları olabildiğince erken açıklamak.
***
- Deniz bey aday belirlerken ölçüleriniz ne olacak?
- Aday, genel kabul görmeli... Üstünde tartışma çıkmamalı... Beklentilere cevap vermeli... Tabii karşı tarafın adayını da bilmemiz gerekiyor.
- Kimseye verilmiş sözünüz var mı?
- Hayır.
***
- Sayın Baykal, bir milletvekilinizi belediye başkan adayı yapar mısınız?
- Olabilir.
- Nerede?.. Ve kimi?
- Kesin bir şey yok... Milletvekili sayımız şu olur, azalır diye bir endişemiz yok... Azalmasının sıkışıklığı içinde değiliz... Olmayız da.
***
- İzmir'de ne olur?
- Vatandaş bilir.
- Siz İzmir'e "CHP'nin kalesi" diye bakıyorsunuz... Kale düşebilir mi?
- Hep beraber yaşayıp göreceğiz... Seçimle ilgili konuşmayı uygun görmüyorum.
- Neden?
- Seçmene saygısızlık edemem.
***
Başbakan'ın "göz diktiği yerler" var.
Örneğin "İzmir."
Örneğin "Çankaya."
Deniz bey "bu konuya" nasıl bakıyor?
İşte yanıtı:
- Alın getirin, istiyorum diyor.
- Orayı da isterim, burayı da isterim diye konuşuyor.
- Öyleyse gel de al.
- Beyefendi talimat verecek, İzmirli de "hayhay baş üstüne" diyecek, öyle mi?.. Geç bunları.