Falanca sporcumuz Çin'e "sakat sakat gitmiş."
Filanca sporcumuz "Çin'de sakatlanmış."
Başarının sahibi çok olurmuş da...
Başarısızlığı gelin etmişler, kimse damatlığı kabul etmemiş.
Pekin'de "bunu" dolu dolu gözledik.
***
Yanımızdakilerle "sakatlık üzerine" konuşurken...
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'i gördük.
O da bizi gördü.
Birbirimize doğru yürümeye başladık.
"Bir şey" dikkatimizi çekti... Bakan bey hafiften aksıyordu.
- Hayırdır sayın Bakan... Siz de mi sakatlandınız?.. Pekin'de mi oldu?.. Zaten yeteri kadar sakatımız var.
Mehmet Ali Şahin "Pekin'de değil, Antalya'da oldu" diye güldü:
- Pekin'e gelmeden önce Antalya'da tenis oynadım... Bir saatten fazla... Fakat, ısınmadan oynadım.
- Sonuç?
- Pekin'de aksama başladı... Kafile doktorumuz yarbay baktı.
- Ne dedi?
- Kıkırdakta sorun... Menüsküs... Türkiye'ye dönünce Gülhane'ye gideceğim... Ufak bir operasyon gerekiyor.
"Geçmiş olsun" dedik ve takıldık:
- Bu durumda Pekin'de müsabakaya çıkamayacaksınız... Bizi bir madalyadan ettiniz.
***
Mehmet Ali Şahin de bize takıldı:
- Neyse ki siz madalya aldınız... Ona sevindik.
Bizi dinleyenler "neee" diye sordular.
Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu araya girdi:
- Evet arkadaşlar... Yavuz bey bir madalya aldı.
Herkes "göster... Hani?.. Nerede" diye toplandı.
***
Çin Yabancı Ülkelerle Dostluk Derneği Başkanı Chen Haosu "Türk-Çin Dostluk Derneği Başkanı Kemal Baytaş onuruna" bir yemek vermişti.
Yemeğe büyükelçimiz Oktay Özüye ile biz de davetliydik.
"Karşılıklı konuşmalar" yapıldı.
Ve yemekten sonra bay Chen Haosu, "olimpiyatların ilk günü anısına bir madalya yapıldığını" söyledi.
"Sınırlı sayıda."
Çin'e gelen "yabancı konuklara" veriliyormuş.
Baytaş'a, büyükelçimize ve bize "birer madalya" taktı.
***
"Şaka maka" Pekin'den elimiz boş dönmedik.