Evin çatısında fare varmış.
Ev sahibi "kahyayı" çağırmış:
- Bu sorunu hallet.
- Baş üstüne beyim.
Kahya çatıya "fare zehri" koymuş. Sonuç alamamış.
"Fare kapanı" koymuş. Yine sonuç yok. Kedi almış, tavana bırakmış. Ama fare hâlâ tavandaymış.
Ev sahibi "aceleciymiş."
Kahyayı sıkıştırmış:
- Fare sorununu hemen çöz.
Kahya ertesi gün "tekmil" vermiş:
- Çözdüm... Farenin kökünü kuruttum.
- Nasıl başardın?
- Siz yokken evi yaktım.
***
Bu fıkra "ihtilallerden sonra" anlatılırdı. Ve artık "darbe döneminin sona erdiği... Bu fıkranın hiç gündeme gelmeyeceği" konuşulurdu. Ama "iddianameye" baktık da... Kendi kendimize söylenmeden geçemedik:
- Ev yakmaya ne kadar da çok hevesli varmış.