Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'e sorduk:
- Şimdi ne olacak?
"Kapatma davası bağlamında soruyorsunuz herhalde" diye söze başladı:
* Önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı sözlü açıklamalarını yapacak.
* Sonra da parti.

***
- Sayın Çiçek, parti adına Anayasa Mahkemesi'nde siz mi savunmada bulunacaksınız.
- Belli değil.
- Şu anda neyle meşgulsünüz?
- Savunma üzerinde çalışmayla.
- Yalnız mı?
- Ekip halinde.
- Kimler?
- Aynı ekip... Savunmayı hazırladığımız arkadaşlarla birlikteyiz.

***
"Savunma Anayasa Mahkemesi'ne teslim edildi" ama...
Savunmayı hazırlayan ekip "hala mesaide."
Hem de "tam gün."
- Sayın Çiçek, 3 Temmuz'da AK Parti adına Anayasa Mahkemesi'nde kimin konuşacağı ne zaman belli olacak?
- Önümüzdeki günlerde... Hafta sonunda netleşir... Bu konu o kadar da önemli değil.
- Neden?
- Futbol oyunu gibi... Herkesin bir görevi var.

***
Cemil Çiçek madem ki "futbol benzetmesi" yaptı.
Öyleyse konunun "futbolla ilişkisini kurarak" soralım:
- Kapatma davasını maça benzetecek olursak... Maç ne durumda?
- İkinci yarıya girdik.
- Maçın kaçıncı dakikasındayız?
- 75'inci dakikasında.
- Son 15 dakika önemli.
- Önemli ama... Olsun... Burada esas olan sonuç... Sona doğru yaklaşıyoruz.