Tarihi İpek Yolu üzerinde "her 35 kilometrede" bir han var.
35 kilometre "bir günlük mesafe."
Geceleri "hanlarda" kalınıyor.
Suluhan (Beypazarı), Çayırhan, Nallıhan, Uluhan (Ankara'nın Batı istikametindeki son köyü) gibi.
***
Köroğlu bir gün "Kocahan" a geliyor.
Atının nalı yıpranmış, düştü düşecek.
Handaki nalbant, Köroğlu'nun atının nalını yeniliyor.
Eskisini de "han kapısına" asıyor.
"Köroğlu'nun atının nalı... Köroğlu bu handa kaldı" diyerek.
Ve bir süre sonra Kocahan, Köroğlu'nun atının nalından dolayı "Nallıhan" diye anılmaya başlanıyor.
Nallıhanlılar'a göre "ilçenin adı buradan geliyor."
***
Tarihi "han" iyi kötü duruyor.
Şimdi restore ediliyor.
Hamamsız han olur mu?
Olmasına olmaz ama, tarihi hamam "zamanın acımasızlığına direnememiş."
Yıkılmış.
***
Geçim kaynağı tarım ve hayvancılık.
Çiftçi diyor ki "tarım hiç de eyi değil bey."
Hayvancı diyor ki:
- 3 yıl önce süt fiyatı ne idiyse, bugün de o.
Öyleyse nasıl geçiniyorsunuz?
- Sütten değil, ineğin yavrusundan para kazanıyok... İnek yılda bir yavrular... Yavrusu para eder.
***
- Ey Nallıhanlılar... Gelelim seçime...
- Bey bey... Dur gelme seçime... Önce şu geçim işini bi konuşak... Derdimiz seçim değel, geçim.