Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde İbrahim Ayaşlı dedi ki:
- Baba nasıl?.. Sayın Nazmiye Demirel nasıl?
Yine Tavşanlı'da Ahmet Dağıstanlı "aynı soruyu" sordu.
Sonra öteki Tavşanlılılar.
AKP'lisi, DYP'lisi, CHP'lisi...
"Nazmiye hanımı merak ettiklerini" söylediler.
***
Ankara'ya dönüp Demirel'e sorduk:
- İbrahim Ayaşlı dedi ki...
- Babası rahmetli Mustafa Ayaşlı aziz dostumdu... İbrahim bir yiğit çocuk.
- Ahmet Dağıstanlı soruyor ki.......
- Çok düzgün bir dost.
- Sayın Nazmiye Demirel nasıl?
- Allah'a şükür... Böyle gidiyoruz işte.
***
Demirel birden sustu.
Gözü TV'ye kitlendi.
TV "altyazı" geçiyordu:
"Hrant Dink öldürüldü."
***
Demirel'in "ilk anda" verdiği tepki:
* Çok kötü.
* Çok büyük provokasyon.
* Ermeni iddialarının Avrupa parlamentolarında sergilendiği bir ortamda çok kötü oldu.
* Dünya gerçekleri aramıyor... Dünya gerçeklerle meşgul değil.
* Arkasında ne var?
* Adi bir cinayet.
* Türkiye'nin üzerine yeni sorunlar yüklenmek isteniyor.
* Haketmediğimiz suçlamalarla karşı karşıyayız.
* Bilen bilmeyen konuşacak, Türkiye'yi suçlayacak.
* Soğukkanlı ve sabırlı olalım.
***
Demirel'le "başka bir konuyu" konuşacaktık.
Eşini.
Ama Hrant Dink olayından sonra ne biz bir şey sorabildik, ne Demirel bir şey söyleyebildi.
TV'ye kitlendik kaldık.