Büyük İskender demiş ki: "Bu dünyada hiçbir şey alıp, çalmadığımı herkesin görmesi için ellerimi tabutun dışında bırakın."
Çok güzel ve "her dem güncel" bir söz.
Zira...
Siyasetçi vardır "bindiği atın nalını söker."
Siyasetçi vardır, toplum arkasından "rahmetli çalıp, çırpmayı hiç bilmezdi" der.
Bülent Ecevit gibi.

***
Genç yaşta "karizmatik bir Çalışma Bakanlığı."
CHP'de "parlak bir Genel Sekreterlik."
İsmet İnönü'ye bile "kafa tutabilecek" bir cesaret.
Dağa-taşa "Karaoğlan" yazdıracak kadar güçlü bir Genel Başkanlık.
1980'den sonra CHP mirasını reddedip, "ayağında çarık-elinde asa" misali yollara düşüp "sıfırdan yeni bir parti" yaratacak ve onu iktidara taşıyacak "iddia ve inanç."
Ama...
Yunus Emre'nin dediği gibi:
"Yalan dünya, yalan dünya,
Yalan dünya değil misin?
Muhammed'i bir top beze,
Saran dünya değil misin?
Hasan ile Hüseyin'i,
Alan dünya değil misin?

***
Ecevit, hastalanmadan önceki son günlerinde bir "siyasi proje" üzerinde çalışıyordu.
Bunun için kapısını "yıllardır karşı kampta siyaset yapan" Yaşar Okuyan'a açmıştı.
Siyasette "birlik-beraberlik-bütünleşme-alternatif" arayışındaydı.
Şimdi Ecevit öldü diye "ah vah" çekenler, ağlamayı bırakıp "bütünleşme üzerine siyaset üretmeye" baksınlar.

***
Göreceksiniz, cenaze törenini "siyasi şova dönüştürme gayretleri" olacak.
"Cenaze üzerinden siyaset yapmak isteyenler" çıkacak.
Bunlar "kolay işler."
Bu işlerden gazetelere "manşet çıkar" ama...
Siyaseten "alternatif" çıkmaz.

***
Ecevit, en zor döneminde "sorunlar halkla aşılır" derdi.
Siyaseti "halkla yapardı."
Bugün Ecevit'i "saygıyla ananlar" da, çıkış yolunu tıpkı Ecevit gibi "halkta aramalılar."

***
"Açar solar türlü çiçek,
Kimler gülmüş kim gülecek,
Murat yalan ölüm gerçek,
Dostlar beni hatırlasın."

***
Aşık Veysel'in dizelerindeki gibi, sadece dostları değil "tüm Türkiye Ecevit'i hatırlayacak."
Allah rahmet eylesin.