Cumartesi öğleden sonra Demirel, Batman'da, Vali beyin makam odasında gazetecilerin sorularını yanıtladı ve...
"Haydi" dedi:
- Şimdi görev yapmaya gidelim. "Görev" Düriye Neş'e Pekin Kız Öğrenci Yurdu'nun açılışı.
Makam odası "bir anda boşaldı." Gazeteciler, görevliler, korumalar çıktılar.
Sonra Demirel kapıya doğru yürüdü. Biz "ağırdan almış" ve henüz odadan çıkmamıştık.
Süleyman bey kolumuzdan tuttu ve kulağımıza eğildi:
- 35'inci maddenin kulakları çınlasın.
İkimiz de güldük. O sırada yanımızda olan bir iki kişi "ne olduğunu" anlamadılar. Demirel bize "eyi mi" dedi ve yürüdü.
***
Demirel neden "35'inci maddenin kulaklarını çınlattı?"
"Az önce" gazetecilerin "son günlerde askerler konuşuyor, ne diyorsunuz" sorularına muhatap olmuştu. Ve sözü "35'inci maddeye" getirmişti.
Demirel'le "35'inci maddeyi" daha önce uzun uzun konuşmuş ve günlerce "dizi olarak" yayınlamıştık. Eski Cumhurbaşkanı "çağdaş demokrasilerde İç Hizmet Kanunu Madde 35 olmadığını" savunuyor.
Asker tarafından "iki kez indirilen" Demirel "asker düşmanı" değil. Çankaya yıllarında askerle "ne kadar uyumlu olduğu" biliniyor. Hatta, 28 Şubat nedeniyle askerle "işbirliği yapmakla bile" hala suçlanmıyor mu?
Demirel diyor ki:
- Demokraside asker, seçimle gelen siyasi iktidarın emrindedir.
***
Demirel'e göre:
* Tehlikeye düşmesi halinde asker Cumhuriyet'i koruma ve kollama görevini nasıl yerine getirecek?
* Görev şimdiki gibi TSK-İç Hizmet Kanunu ile mi belirlenecek?
* Yoksa askere görevi TBMM mi verecek?
* Dışardan bakınca, Türkiye'yi yönetenler askerin etkisi altında gibi görüntü çıkıyor.
* Askerin rahatsız olduğu durum ne? Devletin başı MGK'da soracak: Neden rahatsızsınız?
***
Uzun sözün kısası:
"Anayasa devleti" tam işlemiyor. İşleseydi "bu konular" böyle mi konuşulur, tartışılırdı?