Anavatan Partisi, TBMM'de "grup" kurdu... Hiç de yabana atılabilecek bir olay değil... Genel Başkan Erkan Mumcu açısından "büyük başarı."
"Grup olmak" demek...
Meclis kürsüsünden yararlanmak demek.
Bir siyasi parti için "az şey mi?" "Grup olmak" demek...
"Devlet TV ve radyolarından" yararlanmak demek.
Özel TV ve radyoların, yazılı basının "ilgisinin artması" demek.
Bunlar "az şey mi?"
***
"Bunu kim olsa yapardı... Grup kurmak zor iş değil ki" diye kimse küçümsemeye kalkmasın.
1983'te DYP "seçime sokulmamıştı."
1987 seçimlerine gidilirken ise "DYP'nin Meclis'te grubu vardı."
Bu kolay olmadı.
"Sandıktan çıkmadan grup kurabilmek" önemli bir iş.
O yıllarda "bunu yapabilmek için" Süleyman Demirel'in göbeği çatlamıştı.
***
Söz Demirel'den açılmışken...
Ispartalı Süleyman beye dün "Ispartalı Erkan Mumcu'nun şansını" sorduk.
İşte "hemşehri" söylemi:
***
"Bir Cadillac düşününüz.
Ya da Mercedes.
Garajda mı tutacaksınız, yoksa direksiyonuna geçip, kullanacak mısınız?
Meclis'te grup kurmak da böyle birşey.
Grup kurmak sizi güç yapmaz.
Size fırsat verir.
Gücü, fırsatı iyi kullanarak, siz ortaya koyacaksınız.
Siyaset, imkanları kullanma sanatıdır.
Sepetinizde ne kadar pamuk var, şansınız onu ortaya koymanıza bağlıdır.
Yani Cadillac'ı garajda mı tutacaksınız, yoksa trafiğe çıkacak mısınız?
Grup kurmak demek, "al sana imkan" demek.
İyi kullanabilmek gerek."
***
Gözlemimiz, Erkan Mumcu'nun "Cadillac'ı sert kullanacağı."
"Sert muhalefet" olacağı.
Eğer bunu "usturuplu" yapabilirse, yol alır.
***
Son yıllarda bir "muhalefet boşluğu" yaşandı.
AK Parti'nin "tek rakibi" yine kendisi oldu.
Demokrasinin sağlığı açısından "güçlü muhalefet" gerekli.
Anavatan Partisi'nin grup kurması bu bakımdan önemli.
Anavatan'daki "gelişme" ister istemez "diğer muhalefeti de" canlandıracak.
***
Bu konuya girince "birşeyin daha altını çizmek" lazım.
"Sandıktan çıkmadan grup kurmanın" yarın ortaya çıkacak "sancıları, faturaları" olacak.
Anavatan'a girenlere Erkan Mumcu "ne vaadetti?"
"Seçimde sizleri, seçilecek sıralara koyacağım dedi mi, demedi mi?"
Eğer dediyse, yarın "verdiği sözleri tutabilecek mi?"
Dün Demirel'e "bu soruyu" sormadık.
Zira 1987 seçimlerine gidilirken "verdiği bazı sözlerin yarattığı sancılar karşısında Demirel'in nasıl kıvrandığını" çok iyi biliyoruz.
***
Mehmet Keçeciler, Turgut Özal'ın partideki "başyardımcısıydı."
Mesut Yılmaz'ın da "güvenilir adamıydı... Bakanıydı."
Dün Keçeciler'i hasta yatağından kaldırıp, sorduk:
- Erkan Mumcu'lu Anavatan ne yapar?
- Erkan bey gelecek vaadeden bir insan... Yetenekli... Belki bazı yerlere erken geldi... Bugün ülkedeki toplumsal tepkiyi demokratik kanallara sokmak gerekli... Bu bakımdan geçmişte önemli hizmetleri olan Anavatan'ın tırmanış sergilemesi, demokrasi açısından kazanç sayılmalı.
***
Uzun, ince bir yola çıkan Erkan Mumcu'ya başarılar diliyoruz.