Sebze hali eskiden "Tarsus'un ortasındaydı." Sonra "yeni hal" yapıldı. Eskisi çarşı oldu: "100. Yıl Çarşısı."
Dükkan sayısı 80'in üzerinde.
Yusuf Kundura, Sökerler Giyim, Aslanlar Giyim, Dilek Kundura, Nur Çeyiz...
Dükkanların çoğu "giyim, kuşam" üzerine. Tuhafiyeci Hakkı İbiloğlu:
- İşler ne iyi, ne kötü... Orta şekerli... Veresiye çok gidiyor... Ama paranın birazı geri dönüyor, birazı dönmüyor... İnşallah AB sürecinde işler açılır.
***
Konfeksiyoncu Zeynel Yıldırım:
2-3 yıldır işler yüzde 50 geriye kaydı... Piyasada para dönmüyor... Mal ucuz... Ama alan yok... AB'ye girersek işler açılır diye bekliyoruz.
Kılıç Tuhafiye'nin sahibi Fevzi Kılıç:
- Fabrikalar kapandı, işsizlik arttı... Köylü fakirleşti... Bunlar da bizi etkiledi... AB olayı ile birlikte yabancı yatırımcı gelmesini, yeni fabrikalar açılmasını bekliyoruz.
***
Murat Kınız:
- Ben yün satıyorum... İşler berbat... İşte çarşının halini görüyorsunuz... Akşama kadar boş oturuyoruz... AB süreci bakalım bize nasıl yansıyacak.
- Ey 100. Yıl Çarşısı esnafı... Siyaset ne durumda? Önce bir sessizlik. Sonra yanıt Fevzi Kılıç'tan:
- Esnafın partisi ekmek partisi... Derdimiz aş, iş, ekmek.
Biz "siyaset" diye üsteliyoruz.
Yine sessizlik. Sonra, sohbeti uzaktan dinleyen bir esnaf yanımıza geliyor:
- Eskiden köylü dokuzuncu ayda esvap keserdi... Aha çarşı... Hiç esvap kesen var mı?
***
"Esvap kesmek" bir yerel deyim. Çocuk evlendirecek köylü, sonbaharda çarşıya gelirmiş.
"Çeyiz" alırmış. Buna "esvap kesmek" deniyor. Gerçekten de "esvap kesen" tek köylü görmedik.
Vedalaşırken dediler ki:
- Alınıp, gücenmezseniz bir çift sözümüz var... Sitemimiz var.
- Nedir?
- Bir şeye çok kırgınız dediler:
- Şehidimiz olur, televizyon vermez... Esnafın acından nefesi kokar, kimse ilgilenmez... Ama şarkıcı şöyle demiş... Kaynana böyle demiş... Hap almış, intihar etmiş... Hep bunlar yazılır, çizilir... Sözümüz şahsınıza değil ama... Hazır sizi yakalamışken... İçimizdeki sızıyı bir dökelim dedik.