Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Yaşanmış "ihtilal" hikayeleri

27 Mayıs 1960'ta asker ihtilal yaptı ve ülke yönetimine el koydu. Herşey "Milli Birlik Komitesi'nden (38 subay) sorulur oldu.
Bir süre sonra komitede "çatlak" meydana geldi.
38 ihtilalciden 14'ü (Alpaslan Türkeş ve arkadaşları) yurt dışına gönderildiler.
O süreçte ordu içinde de bazı huzursuzluklar (Talat Aydemir olayı... Yeni ihtilal girişimleri) yaşandı.
"Hikayemiz" o günlere ait.

KARŞI DEVRİM KUŞKUSU

İhtilalci "şüpheci" olur. İhtilalciler "yedek subaylardan" kuşkulanmışlar.
"Ya kendi aralarında örgütlenir ve karşı ihtilal yaparlarsa" diye.
Ve Ankara'daki yedek subayların bir kısmını "başka illere" yollamışlar.
Ali Coşkun ile Ali Topuz'un "yollandıkları" yer Balıkesir olmuş.

CAN, CİĞER, KUZU SARMASI

Balıkesir'de Ali Coşkun'la Ali Topuz "sıkı fıkı, can ciğer, kuzu sarması" olmuşlar.
Komutan kuşkulanmış.
Ve ikisini çağırmış:
- Geçmişlerinizi araştırdım, sicillerinize baktım... Biriniz (Ali Topuz) CHP Gençlik Kolları'ndan gelmesiniz... Diğeriniz (Ali Coşkun) Demokrat Parti Gençlik Kolları'ndan. Sabah, akşam birliktesiniz... Yoksa, ihtilal mi planlıyorsunuz?
- Hayır komutanım.
- Aranızdan su sızmıyor... Nasıl bu kadar iyi anlaşıyorsunuz?
Ali Coşkun yanıt vermiş:
- Komutanım o benim orucuma, namazıma, duama, muhafazakar yanıma karışmıyor ben de onun hamsisine, kara lahanasına, mısır ekmeğine, kayganasına karışmıyorum... Gül gibi geçiniyoruz.

HALK İLE ASKER KAYNAŞACAK

Aradan biraz zaman geçmiş.
Komutan yine "iki Ali"yi çağırmış:
- Halkın bir kısmı askeri yönetime karşı soğuk... Halk ile askeri kaynaştırmak lazım.
Sonra da "talimatını" vermiş:
- Bir oyun sahneye koyacaksınız... Halk da izleyecek... Böylece kaynaşma olacak.
Ali Coşkun, Ali Topuz, Mehmet Yazıcı (daha sonra profesör oldu), Muhtar Erol (Devlet Demiryolları Genel Müdürü oldu), Ergun Sungur (MKE Genel Müdür Yardımcısı oldu) ve öteki yedek subaylar kolları sıvamışlar.
"Kamp-17" adlı oyun için hazırlığa başlamışlar.

KAMP-17

Konu "17 numaralı Nazi kampında yaşananlar."
Akşamları bir "ilkokulda" toplanıp, prova yapıyorlarmış.

DİKKAT, DİKKAT!..

Bir akşam, prova sırasında, ilkokulun etrafı "askerler tarafından" kuşatılmış.
Projektörler, okulu aydınlatmış.
Ve hoparlörden anons yapılmış:
- Dikkat, dikkat... Okuldaki yedek subaylar, size sesleniyoruz... İhtilal hazırlığı içinde olduğunuz tespit edilmiştir... Silahlarınızı bırakınız... Başınızı ellerinizin üzerine koyarak dışarı çıkınız... Teslim olunuz... Yoksa ateş açılacaktır.

TİYATRO TÜFEKLERİ

Meğer, mahalleden "birileri" ihbarda bulunmuş.
"Bazı akşamlar, bazı yedek subaylar ilkokulda toplanıyorlar... Tüfekleri de var" diye.
Tüfekler "çakar almaz... Oyuncak... Tahta." Tiyatro tüfekleri.
Neyse "bizimkiler" teslim olmuşlar (!) Dedik ya "ihtilalci, herşeyden şüphelenir" diye.

ALMAN SUBAYININ FERMUARI

Provalar bitmiş, "Kamp-17" sahnelenmiş. Ali Topuz "Alman çavuşu" rolündeymiş. Ali Coşkun da "Alman subayı." Birgün Ali Coşkun'a takılanlar olmuş:
- Alman rolünü çok iyi oynuyorsun... Yoksa Alman mısın?
Ali Coşkun, pantolonunun fermuarını indirivermiş:
- Siz hiç sünnetli Alman gördünüz mü?

ZAFER MADALYASI
"Kamp-17"
oyunu çok tutunca... Komutan "iki Ali"yi tekrar çağırmış:
- Şimdi yeni bir oyun daha sahneye koyacaksınız.
Ali Coşkun ile Ali Topuz bu defa "Zafer Madalyası"nı sahnelemişler.
O oyun da çok tutmuş.

MARŞ, MARŞ!..

Bir süre sonra komutan "iki Ali"ye, yeni bir emir vermiş:
- Sizden bir oyun daha istiyorum... Ama bu defa konu güncel olacak... Yerel motifler içerecek... Oyunda herkes kendisinden birşeyler bulacak... Anladınız mı?
- Anladık komutanım.
- Haydi öyleyse... Marş, marş!

HEM CANLI, HEM HEYECANLI
Aradan günler geçmiş. Komutan "bizimkileri" çağırmış:
- Hazırladınız mı?
- Evet komutanım.
- Nasıl bir oyun?
Ali Coşkun:
- Güncel bir konuyu oynayacağız komutanım.
Ali Topuz:
- Komutanım, konu hem canlı, hem heyecanlı.
Komutan "merak ettim, anlatın" demiş.

NUTUK VE ANAYASA

Ali Topuz anlatmaya başlamış:
- Komutanım, perde açılıyor... Sahne zifiri karanlık... Sonra yavaş yavaş aydınlanıyor... Sahne bomboş... Ortada sadece bir masa var... Üstünde de iki kitap.
- Ne kitapları?
- Birisi, Atatürk'ün Büyük Nutku... Diğeri ise Anayasa.
- Bravo... Güzel bir başlangıç... Bu oyun da çok tutacak... Evet... Devam et... Oyunun gerisini anlat.

RAP... RAP... RAP...

Ali Topuz anlatmaya devam etmiş:
- Komutanım... Yine ışıklar sönüyor... Fonda bir askeri marş çalınmaya başlanıyor... Derken, sahne yavaş yavaş aydınlanıyor... Askerler rap rap sahneye geliyorlar.
- Sonra?
- Sonra komutanım... Askerler Nutuk ile Anayasa'yı masadan alıp, sahnenin bir köşesinde bulunan rafa kaldırıyorlar.

VE TİYATRO EKİBİ DAĞILIYOR

Komutan bir anda yerinden fırlamış:
- Neee?.. Benimle dalga mı geçiyorsunuz?
Ali Coşkun:
- Gerçekçi bir oyun komutanım.
Ali Topuz:
- Çok da güncel komutanım.
Komutan, kapıyı göstermiş:
- Siz benim terfi etmemi engelleyeceksiniz... Yıkılın karşımdan.
Ve yedek subayların "tiyatro ekibi" bu son oyunu sahneye koymadan "dağılmış."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA