Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, "Başbakan'ın Kasımpaşa'dan komşusu."
- Benim babam İstanbul'a gidince önce Kaptan Dayı'ya (Tayyip beyin babası) uğrar idü, sonra gideceğü yere gider idü.
Kaptan Dayı da Rize'ye gelince önce Halil beyin babasına uğrar, sonra köyüne geçermiş.
- Yavuz bey ben şimdi bunları sana neden söylerim?.. Tayyip beyi çok sevdiğimden söylerim... Eşim ona "Tayyip abi" der... Çocuklarım "Tayyip amca."
Halil Bakırcı gerçekten samimi bir insan.
- Tayyip bey AK Parti'den çok daha güçlü... Bunu iyi bilesun... Tayyip beysiz bir AK Parti ne olur, biley misun?
***
Giresun'da da bunu gözledik, Trabzon'da da.
Vakfıkebir, Yomra, Araklı, Pazar, Arhavi, Fındıklı "aynı telden çalıyor."
Karadenizli "Tayyip beyi seviyor."
Ama AK Parti'ye kızıyor.
Partinin popülaritesi, Tayyip beyinkinden hayli geride.
***
- Ey Karadenizli, hükümet nasıl?
Tonyalı muhtar Hüsnü Kalyoncu "uşaklar okudi, üniversite bitirdi, bunlara kim iş verecek... Yatirim, yatirim dediler, hani yatirim nerede" diye konuşuyor.
Sadece Tonyalı muhtar mı?
Bütün Karadenizli böyle diyor.
***
Rize'nin Derepazarı'ndaki adam soruyor:
- Ha sen gazetecisun, bilirsun... Bu Evropa işinde neler oluyor?.. Bu iş bizim karimiza midur, zararimiza mı?
Trabzon'un Sürmene'sindeki adam soruyor:
- Ha bu Tayyip bey Kürt meselesi, Kürt meselesi deyip durayi... Sen gazetecisun, bilirsun, Tayyip bey ne yapmak isteyu?
***
Tayyip bey de, hükümet de "olanı biteni" ya halka yeterince anlatamamış...
Ya da halk, olan biten konusunda "Tayyip beyle de, hükümetle de tam uyum halinde değil."
***
Ana sorun ise hala "iş", hala "aş."
Ama halkın sesi, Karadeniz'in sarp dağlarını aşıp, Ankara'ya ulaşıyor mu, tam emin değiliz.