Birkaç yıl önceydi. Kenan Evren Muğla'da bir köyde, "yayla evi" yaptırmıştı.
Bir yaz akşamı oradaydık.
Paşa "bir kadeh içeceğim" dedi. İçti. Sonra yazları Bodrum'a gelmeye başladı. Akşamları yine "bir kadeh" alıyordu.
Şimdi artık "tamamen bıraktı." İçene bir şey demiyor. Kendisi ise önüne "içki bardağı koydurmuyor."
***
"Paşam... Kırmızı şarap kalbe iyi geliyormuş" falan dedik.
Bardak getirttik.
Ve "içki muhabbeti" başladı.
Evren:
- Alkolün çoğu zarar. Gençliğimde bazı günler fazla içtiğim oldu. Fazlası iyi değil.
- Paşam, sarhoş oldunuz mu hiç?
- Çook. Teğmenlik yıllarımda.
***
- Harbiye'yi bitirmiştim... Polatlı'daydım... Topçu Okulu'nda... Bir gece koğuşa geldim, ne yaptım, anlatayım mı?
- Ne yaptınız?
- Dışarıda fazla içmiştim... Sarhoştum... Bütün koğuşu uyandırdım... Herkesi ayağa kaldırdım.
- Sonra?
- Sonra ne olacak?.. Sızdım, kaldım.
Bir arkadaşları "Kore'ye tayin olmuş." 4 subay, Ankara-Sıhhiye Orduevi'nin bahçesinde ona "uğurlama yemeği" vermişler.
"Binbaşı Kenan Evren" o gece de fazla içmiş.
Sarhoş olmuş.
Arkadaşları onu bir otomobille eve taşımışlar.
Kenan Evren:
- Öyle içmişim ki... Taksiyi berbat ettim.
***
Dalgalar ayağımızın dibine kadar geliyor.
Ay daha yeni doğmuş.
Hava güzel mi güzel.
Sahilde dolaşan çiftler, şarkı söyleyenler, akşam serinliğinde denize girenler var.
- Eee Paşam... O gece nasıl sarhoş olmuştunuz?
- Biz Orduevi'nin bahçesinde rakı içiyorduk. Orduevi'nin salonunda da bir kokteyl vardı. ABD elçisi Türkiye'den ayrılıyormuş. Ona veda kokteyli.
Daha sonra "bahçe ile salon arasındaki kapı" açılmış. Evren ve arkadaşları "salona geçmişler."
- Kafamız iyi ya... Bizler, davetsiz misafiriz... Çektik viskiyi... İlk kez viski içiyordum... Kaç kadeh içtim bilmiyorum.
***
İşte o gece "olan olmuş." Kurmay Binbaşı Kenan Evren "eve götürülmüş."
- İki gün yataktan çıkmadım... Otomobilde yaptığım gibi, hep çıkarıyordum... Demek zehirlenmişim.
- Sonra?
- O günden sonra bir daha sarhoş olmadım... İçtim ama, edebimle içtim... Zaten hiçbir konuda aşırılık iyi değil... İçeceksen iç... Ama edebinle iç.