Bugün madem "köylerden" bahsettik. Öyleyse bir de "köy odası hikayesi."
Pek çok köyde "köy odası" vardır.
Köylüler akşamları toplanır, çay içerler.
Bazen siyasetten, bazen futboldan konuşurlar.
Bazen de "avcı hikayeleri" anlatırlar.
***
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un köyü Başpınar'da da
"köy odası" var.
Yerlerde minderler. Oraya gittiğimizde "anlatın bakalım ağalar" demiştik de...
27 yıldır Erzincan'da İl Genel Meclisi Üyesi olan Şerafettin Özer bir "avcı hikayesi" anlatıvermişti.
***
Köylü, gündüzden komşusuna tembih etmiş:
- Akşam köy odasında ne anlatırsam, sen "ben de oradaydım, gördüm" diye onaylayacaksın... Al sana bunun için on lira.
Akşam, köy odasına toplanılmış.
"Bizimki" başlamış anlatmaya:
- Ava çıktım... Baktım uzakta bir dağ keçisi... Nişan aldım, tetiğe bastım... Saçmalardan biri keçinin önce tırnağını deldi, sonra kulağını, ardından boynuzunu... Keçi devrildi.
Herkes "yok deve" diyecekken...
"Komşusu" imdada yetişmiş:
- Oradaydım, ben de gördüm.
***
"Bizimki" atmayı sürdürmüş...
- Derken, bir bıldırcın sürüsü çıktı... Saydım, tam 40 bıldırcın... Ateş ettim... 39 bıldırcın düştü... Biri kaçıyor, tüfekten çıkan saçma da onu kovalıyordu... Bıldırcın sağa sola dönüyor, saçma da peşinden kıvrılıyordu.
Herkes ağzı açık dinlerken...
"Komşu" cebindeki on lirayı çıkarıp, "bizimkine" fırlatmış:
- Al paranı başına çal... Artık bu kadarını da onaylamam... Orada değildim, görmedim.