Yalova-Pendik hızlı feribotu, Marmara denizinde yoluna devam ediyordu... Yolcular TV izliyor, gazete okuyor, sohbet ediyorlardı... Yakasında CHP rozeti bulunan bir yolcu, yanımıza geldi:
- Yazınızı okudum... Bizim, bölünmeye doğru doludizgin ilerlediğimizi yazıyorsunuz.
- Doğru.
- Evet, bence de doğru... Ama biz neden böyle olduk, anlatabilir miyim?.. Bana beş dakikanızı ayırabilir misiniz?
- Tabii... Buyrun.
- Önce kendimi tanıtayım... CHP Bursa-Karacabey İlçe Başkanıyım... Adım Erhan Gül... Buyrun kartımı... Yerel seçimlerden önce ne oldu, biliyor musunuz?
- Ne oldu?
- Bazı CHP'liler, CHP aleyhine çalıştılar... İsimlerini saymamı ister misiniz?.. Partimiz, iyi sonuç almasın diye ellerinden geleni yaptılar.
- Neden?
- Seçimden sonra parti içinde kavga çıkarmak için.
***
CHP Karacabey İlçe Başkanı Erhan Gül, ağlamaklıydı:
- Para, pul, dolar, rüşvet gibi konular bizim ağzımıza yakışıyor mu?.. CHP bu hallere düşecek parti mi?.. İçim kan ağlıyor... Gözüme uyku girmiyor.
***
Erhan Gül "parti büyüğü" değil. "Sıradan" bir partili. Partiden bir şey beklemeyen, parti için cebinden harcayan, feribotta kendisinden büyüklere "abi, amca, yenge, teyze" diye hitap eden bir "Anadolu delikanlısı."
Yakasında CHP rozetini "gururla" taşıyor. Ama son günlerde, karşılaştığı kişilerin bu rozete "bakışlarından" rahatsız oluyor.
Bakışlar "belki eski bakışlar." Ama Erhan Gül bu bakışlarda sanki bir "sitem, kızgınlık, alay" seziyor.
"CHP... Rüşvet... Dolar" diye dalga geçildiğini sanıyor.
***
CHP İlçe Başkanı Gül "rahatsız ettim, özür dilerim" diyerek yanımızdan uzaklaşırken... "Bir başkası" yaklaştı:
- Konuşmalarınıza istemeden kulak misafiri oldum... Emekli öğretmenim... Bir şey söyleyebilir miyim?
- Tabii.
- Az önce konuşan arkadaşa aynen katılıyorum... Nedir bizim partinin hali... Bizde insan içine çıkacak yüz bırakmadılar.
***
Yalova-Pendik yolculuğu sona erdi. Pendik'ten de Ankara'ya döndük. Kendimizi "CHP kulislerine" attık. Ertuğrul Günay "yazınızı okudum" diye söze başladı:
- Bölünmeye yelken açtığımızı yazıyorsunuz..
- Doğru... Öyle görüyoruz.
- Bölünme sözcüğü az bile kalabilir... Dağılma yaşayabiliriz... Tatsız, ama çok tatsız bir yere doğru gidiyoruz.
***
Deniz Baykal yönetimi Ertuğrul Günay'ı "partiden attı."
Ve Günay da "mahkeme kararıyla" CHP'ye döndü.
Dün konuştuğumuz Günay "bunlardan" hiç bahsetmedi.
Tıpkı "hızlı feribottaki ilçe başkanı" gibiydi:
- CHP çok örselendi... Çok şaşırdı... Çok yıprandı... Gidişat kaygı verici... Yazık oluyor... Bu partiye gönül veren milyonların içi kan ağlıyor.
***
Ve Deniz Baykal'la konuştuk. Öksürüyordu. İki gündür grip, hastalığı ayakta atlatmak istiyor. "İyi... İyi... Sorun yok... Taban olup bitenin farkında... Halk, CHP'ye sahip çıkıyor" diye söze başladı.
Ardından yine "öhö.... Öhö..."
***
Aslında öksüren "CHP." Parti "iyiden iyiye" hasta. Ne diyelim, Allah şifasını versin.