Şenol Yeğin, İstanbul'da "tekstil işiyle" uğraşırdı.
Özellikle de "ısı geçirmez" kıyafetlerle. "Asker kıyafeti, itfaiyeci kıyafeti" gibi. Bu sahada "uzmanlaştı."
Para kazandı.
Kazandığı parayla "özelleştirmeden" bir fabrika aldı... Çanakkale taraflarında.
Niyeti "yabancı ortakla birlikte" bu fabrikayı büyütmek ve yurtdışına "ısı geçirmez kıyafet" satmaktı.
- Sonra ne oldu Şenol bey?
- Sendika itiraz etti... Siyasetçiler devreye girdi... Sonunda satış iptal edildi.
***
O fabrika bugün Şenol Yeğin'e "eski fiyatının yarısına" verilse, satın alır mı?
- Vallahi almam... Dörtte bir fiyata bile almam.
***
Türkiye'deki iş "iptal edilince" Şenol Yeğin parasını cebine koydu, Almanya'ya gitti.
"Eski Doğu Almanya'da" bir fabrika satılıktı.
Almanya-Polonya-Çek sınırındaki Seifhenersdorf kentinde.
Eskiden burası "paraşüt fabrikasıymış." "Doğu Bloku"na üretim yaparmış. Zamanla "eskimiş." İki Almanya birleşince "özelleştirilmesine" karar verilmiş.
Şenol Yeğin, Almanlar'a sordu: - Bu fabrikayı bana kaça satarsınız? Almanlar "iki şart" öne sürdüler:
1. İstihdam yaratacaksınız.
2. Fabrikayı yenileyeceksiniz.
Şenol Yeğin "olur" dedi. Almanlar da "fabrikanın satış fiyatını" söylediler.
- 1 mark.
Ve fabrika "1 marka" Şenol Yeğin'e satıldı.
***
Geçen yıl fabrikaya gittik. Gezdik.
Fabrika "mahalle gibi bir yerdi." "Pek çok binadan" oluşuyordu. Günde 24 saat üretim yapıyordu. Dünyanın her yerine "paraşüt" satıyordu, "ısı geçirmez kıyafetler" satıyordu.
***
Ve Şenol bey yine geçen yıl "bu fabrika artık bana yetmiyor" demişti.
"Yakınlarda" yeni bir fabrika daha yapmıştı.
Onu da gezmiştik.
Ayrıca "eski fabrika neden size yetmiyor" diye sormuştuk.
Şenol beyin yanıtı: - Artık Airbus'ı biz giydiriyoruz... Bu öyle büyük bir iş ki... Yeni fabrika gerekiyor.
Yeni fabrika 2003'ün 17 Aralık tarihinde törenle açıldı.