TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış'ın ziyaretine gittik. Odasında iki hemşehrisi vardı: Nevşehir-Uçhisar Belde Belediye Başkanı Mustafa Zuhal.
Ve Nevşehir-Kavak Belde Belediye Başkanı Celal Yiğit.
***
- Mustafa başkan, Uçhisar ne alemde?
Uçhisar bir "turizm beldesi." İnsanları çalışkan.
Pekmezi meşhur.
Başkanın pek "dertli olmaması lazım." Ama Mustafa Zuhal çok dertliydi: - Sorunumuz bürokrasi.
***
Belediye, otopark yapmak istemiş. Otoparkın yapılacağı yer "imarlı alan." Ama yine de "usulen" Anıtlar Kurulu'na yazmak gerek.
Başkan: - Hayır yapamazsın diyen yok... Ama yap diyen de yok... Zahmet edip, beldeme kadar gelmiyorlar... İşi savsakladıkça, savsaklıyorlar.
Başkan başladı "savsaklama örnekleri" anlatmaya.
***
Kavak Belediye Başkanı'na döndük. - Sizde durum nedir?
Orası da "yeraltında, doğal soğuk hava mağaralarının bulunduğu" bir bölge.
Çukurova'dan narenciye geliyor. Anadolu'dan elma.
Burada aylarca depoda kalıyor. Başkan Celal Yiğit: - Beldemin tamamı SİT alanı ilan edilmiş... Gerçekten korunacak yer varsa, diyeceğimiz yok... Ama SİT'le uzaktan, yakından ilgisi olmayan bölgeler de SİT alanı... Vatandaş bir yere kazmayı sallıyor, vay sen misin sallayan... 2 yıl hapis.
- Çare?
- Derdimizi anlattığımızda haklısın diyorlar ama... Sorunu çözen yok... Herkes işi, başkasına havale ediyor... Bürokrasinin esiri olduk.
***
Mehmet Elkatmış'a sorduk: - Ne diyorsunuz?
- Hemşehriler haklı... Ama bürokrasiden şikayet edilecekse, asıl ben etmeliyim... Siz bir de beni dinleyin.