Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

"Kafana sıkarım ha!.."

Milletvekili, Meclis'in iktidar kulisinde elini arka cebine doğru attı... O cepte tabancası vardı... Ve karşısındaki Bakan'a herkesin içinde bağırdı:
- Şimdi senin kafana sıkarım ha!..
Bu olay Türkiye'de yaşandı. İnanması ne kadar zor, değil mi?

***
Mehmet Keçeciler "tanınan, bilinen" bir isim.
Eski Belediye Başkanı (Konya). Eski bürokrat. Eski milletvekili (ANAP). Eski Bakan. Çizgisinde kırık olmayan, adı üzerinde kirlilik gölgesi bulunmayan bir devlet adamı.
Şimdi köşesinde oturuyor. Siyaseti tribünden izliyor. Dün konuşuyorduk. "Bir şey anlatacağım" dedi.

***
Sayın Mesut Yılmaz Başbakan'dı. Ben de Bayındırlık Bakanı. Bir gün Meclis'e geldim, Genel Kurul salonuna doğru yürüyordum.
Bu sırada, kuliste, bir milletvekilimiz, beni durdurdu:
- Sayın Bakan, sana bir şey söyleyeceğim.
- Buyrun, dinliyorum.
- Bana ihale vereceksin.
- Bu nasıl laf böyle?
- Anlamadın mı, bana ihale vereceksin diyorum... Van'da iş vereceksin.
- Sen ne biçim milletvekilisin?.. Bir Bakan'la böyle konuşulur mu?.. Haydi git işine... Çekil yolumdan.
- Bak şimdi senin kafana sıkarım ha!.. Ne laf anlamaz Bakan'sın... Van'daki ihaleleri bana vereceksin.
Milletvekilimiz elini tabanca cebine atınca, orada bulunanlar hemen müdahale ettiler.
İlk koşan Cumhur Ersümer oldu. Sonra Murat Başesgioğlu yetişti. Ve birkaç milletvekili daha. Hemen araya girdiler. Bizim milletvekilini zorla çekip, götürdüler.
Ona demişler ki "yahu sen bu grupta, en olmayacak lafı, en olmayacak adama söylemişsin."
Birkaç gün sonra bizim partinin TBMM grup toplantısı vardı.
Grup yöneticileri, o milletvekilimize "özür dileyeceksin" demişler.
Grupta özür diledi. Ben de "parti içi meseledir, parti yara almamalıdır" diye, işi uzatmadım.

***
Bu milletvekili, tahmin ettiğiniz gibi, şu anda Van Cezaevi'nde yatan Mustafa Bayram.
- Sayın Keçeciler... Onu ANAP'tan nasıl aday yaptınız?
- O aday yapıldığında ben parti yönetiminde değildim, bilmiyorum.

***

Mehmet Keçeciler:
-Yeniden seçim zamanı gelince aday yapmadık... Allah'ı var, Mesut Yılmaz bana danıştı... Yapmayalım dedim... Biz yapmayınca Fazilet'e gitti.
- Sonra?
- Fazilet kapanınca tekrar bize gelmek istedi... Kabul etmedik... Bağımsız kaldı.

***

Keçeciler "3 yanlış var" diye devam etti:
1. Bu şahıs siyasete girmeye cesaret edememeliydi.
2. ANAP aday göstermemeliydi.
3. ANAP'tan sonra, Fazilet Partisi aday yapmamalıydı.

***

Siyaset, vatana ve millete hizmet için "saygın bir yol."
Ama bu yolun yolcuları arasına "öyleleri" karışıyor ki...
Kimi "kafana sıkarım" diye lafa başlıyor.
Kimi dün söylediğini bugün yalayıp, parti değiştiriyor.
Ve böyle, böyle "siyaset yozlaşıyor, kirleniyor, itibar kaybediyor."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA