Deniz Baykal erkenden kalktı... Gazete okumaya başladı... SABAH'ın birinci sayfasında şu soru vardı: "Baykal (AKP'ye geçen) Başoğlu ile Budak'ın CHP'den seçilmesine nasıl izin verdi?"
Deniz bey "bu soruyu" yüksek sesle okudu.
Sonra da şöyle dedi:
- Necdet Budak önseçimle geldi... Önseçimde liste başı oldu... Parti içi demokrasi diyorsunuz... İşte, al sana parti içi demokrasi.
***
Deniz Baykal:
- Diğeri de partinin önerdiği, örgütün desteklediği bir isim... Partimize işadamları da gelsin diye düşünüldü.
Baykal yine gazeteye gömüldü. "CHP'den seçilip, AKP'ye geçenlerle ilgili haberi" okudu.
Ve şöyle dedi:
- Atın alacası sırtında, insanın alacası içinde diye bir söz var... Bu söz, bu olaya tam uyuyor.
***
- Deniz bey neler oluyor?
- İki kişinin AKP'ye geçişi ile ilgili olarak mı?
- Genel olarak... Tabii, sizin söylediğiniz konu da dahil.
- Bizim ne kadar haklı bir mücadele verdiğimiz her geçen gün daha iyi ortaya çıkıyor.
***
CHP'de bir "parti içi muhalefet hareketi" var.
Bu da doğal.
Ancak parti içi muhalefet "bu son olaydan... CHP'den ayrılan 2 milletvekilinin AKP'ye geçişinden" dolayı güç kaybediyor gibi.
Deniz bey "bu olayı iyi kullanıyor." İşte dün bize söyledikleri:
- Son olay üzerine parti içi tartışmaları birden bitiren bir psikolojik ortam doğdu.
***
Konya'dan bir delege, ağlayarak telefon etmiş:
- Tüzük kurultayı için imza vermiştim... Şimdi noter aracılığı ile imzamı geri çekiyorum.
Bize bu telefon konuşmasını Deniz bey anlattı.
"Parti içi tartışmanın bittiğine"
kanıt olarak.
***
- Ama Deniz bey... Yine de parti içi muhalefet... Mustafa Sarıgül'ün gezileri... Bazı arayışlar.....
Baykal'ın tepkisi:
- Biz işimizle meşgulüz... Türkiye gerçekleri de, parti gerçekleri de ortada... Biz işimize bakacağız... Ve herkes aklını başına alacak.
***
Sohbet sırasında Deniz Bey bir ara şunu söyledi:
- Sakın ha sakın, büyük lokma ye, büyük söz söyleme.
Baykal "kimi hedef alarak" bu atışı yaptı?
CHP'den ayrılıp, AKP'ye gidenleri mi? Yoksa, parti içi muhalefeti mi?
Laf "lastikli" ve yorum da "serbest."
***
Baykal "siz ne düşünüyorsunuz" diye sordu.
"Parti değiştirmelere" nasıl baktığımızı öğrenmek istiyordu.
"Rahmetli Osman Bölükbaşı'nın bir sözü vardı" dedik.
"Teşbihte hata olmaz" diye anlattık. Bölükbaşı'nın partisinden birkaç milletvekili ayrılmıştı.
Ayrılanları başka partiler, törenle almışlardı.
***
Bölükbaşı'ya sormuştuk:
- Ne diyorsunuz?
Koca kurt "yaz" demişti:
- İlk kocasına ihanet eden kadının, ikinci kocasına sadık kalacağı ne malum?
Dün "bunu" Deniz beye anlattık. Başladı gülmeye.
Ve Osman beyi rahmetle andık.
***
CHP'de dalgalanma hiç bitmez. Yarın yine dalgalanır. Ayrıca CHP "doğurgan" bir parti. Yarın "bir doğum daha" yapabilir. Bunlar "doğal."
Doğal olmayan ise CHP'den kopanlara AKP'nin kucak açıvermesi.
***
Eğer Tayyip bey "bu yolla" partisinin daha da büyüyeceğini sanıyorsa...
Çok yanılır.
***
Recep Tayyip Erdoğan 2002'de tek başına iktidara koşarken, meydanlarda "eski siyaset etme anlayışını" eleştirmişti.
"Yeni bir siyaset etme anlayışı yerleştireceğini" söylemişti:
Ama bu son olayda görüyoruz ki Tayyip bey de "eski yola" direksiyon kırıvermiş.
Oysa bu yol "çıkmaz yol."