Siyaset sektörünün başı "tay"larla dertte. İktidar, gün oluyor "Danıştay"la ters düşüyor.
Gün geliyor "Sayıştay" veya "Yargıtay"la uğraşıyor.
Ana muhalefetin sorunu ise "Kurultay."
Görülen o ki...
Siyasetçi açısından "taysız hayat, ah ne rahat."
YASAK!..
Kurultayın "basına kapalı olacağı" açıklanınca, Deniz Baykal'ı aradık:
- Şimdi ne yapacağız?
Deniz Bey "sen gel" dedi:
- Başımızın üstünde yerin var.
Biz de dün sabah yola çıktık. Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, Esenboğa'ya yaklaşırken Balıkhisar köyüne saptık.
Köyü geçtik, köy mezarlığını aştık.
Ve önümüze "jandarma" çıktı:
- Dur... Daha ilerisi yasak!
TABANA KUVVET
Daha ilerisi "otomobiller için yasak."
Otomobili yolun kenarına veya tarlanın ortasına bırakıyorsunuz.
Sonra "tabana kuvvet." Neyse "komutan" geldi:
- Sizi tanıyoruz... Geçebilirsiniz.
Araçla geçtik ama... Temmuz sıcağında güneşin altında cayır, cayır yanarak yürüyen partililerin de hayli tepkisini çektik.
ŞAPLAK
Bu sırada otomobilimizde "şak" diye bir "şaplak" patladı.
Meğer bütün otomobillere "şaplak" patlatılıyormuş.
Bu bir çıkartma: Üzerinde "CHP'ye evet, Baykal'a hayır" yazılı.
Geçerken "şak" diye, otomobillere yapıştırıyorlar.
Otomobilde "lider" olmuş, "parti yöneticisi" olmuş, "Baykal'cı" olmuş, "muhalif" olmuş farketmiyor. di:
BARİKAT
Biraz daha gittik. Önümüze "jandarma barikatı" çıktı.
Jandarma, elele tutuşmuştu. Daha öteye bırakın otomobili "yaya bile geçmek" mümkün değildi.
- Dur, yasak. "Biz... Gazeteci... Kurultay" falan diyecek olduk.
- Emir böyle... Yasak.
Derken yine "komutan" geldi:
- Siz buyrun.
YAZ BUNLARI!
"Ayrıcalık" hoş bir şey değil. Bütün gözler üzerinize çevriliyor.
Jandarma barikatının arkasında kalanlar bağırıyorlar:
- Yazın bu rezilliği... Yazın.
"Olur, yazacağız" diye başımızı sallıyoruz.
Bu defa bağırıp, çağırmalar çoğalıyor.
Kimi "yarın okuyacağım" diyor.
Kimi "yaz... Büyük puntolarla yaz" diye sesini yükseltiyor.
FERMAN
Kalabalıktan biri, jandarma barikatını zorlayıp, elindeki pankartı bize sallıyor.
"Oku" diye, "yaz" diye haykırıyor.
Pankartta şunlar yazılı: "Ferman Baykal'ınsa örgüt bizimdir."
Sonra, bir başkası, bir başka pankartı, iki jandarmanın arasından bize uzatıyor:
"Partimizi geri istiyoruz... İmza: İzmir Örgütü."
İLK KEZ
Jandarma ile partiliyi ilk kez böylesine "karşı karşıya" görüyoruz.
"Yakın temas" halindeler.
Partili, kurultay salonuna giriş yasak olsa bile, "salonun önüne gitmek istiyor."
Jandarma, emir almış, "yasak" diyor.
Bereket "taraflar" anlayışlı, olgun.
Yoksa "çatışma işten bile değil."
SEYİRCİSİZ MAÇ
Bir partili "rozet, parti bayrağı, anahtarlık" satıyor.
İnsanlar "iyi giyimli." Gelenlerin önemli bölümü kadın.
Her kafadan, bir ses çıkıyor. Ve biz kurultay salonuna doğru ilerliyoruz.
İleriden birisi "gelme, gelme" diye bağırıyor:
- İçerisi, seyircisiz maç gibi... Renksiz... Zevksiz.
ZULÜM GİBİ
Gerçekten renksiz, zevksiz ve gergin.
Parti yönetimi "partili, kurultaya gelmesin" diye günlerce çağrı yapmış.
Ama "dışarısı" ana, baba günü.
Yurdun her yerinden otobüsle partili gelmiş.
Parti yönetimi "salona kimseyi yaklaştırmamayı" başarmış ama...
Bu başarı "onları da rahatsız etmiş."
Yani "CHP, CHP olalı böyle kurultay görmemiş."
Partili de, partili olalı "güneşin altında, jandarma ile karşı karşıya, böyle zulüm yaşamamış."
BAŞBUĞ BAYKAL
Yine kurultay salonunu dışına, jandarma barikatının gerisindeki insanlara yöneliyoruz.
Kalabalık birden bağırmaya başlıyor:
- Başbuğ Baykal... Başbuğ Baykal.
Biri, jandarmaların arasında uzanıp, sırtımıza "bir şey" yapıştırıyor.
"CHP'ye evet, Baykal'a hayır" çıkarmasını.
Bir başkası "oku, oku" diye elindeki pankartı sallıyor:
"Geleceğimizi karartma, kökümüzü kurutma."
PADİŞAHIM ÇOK YAŞA
Ardından kalabalık slogan atmaya başlıyor:
"Padişahım çok yaşa... Padişahım çok yaşa."
Slogancılara bakarken, gözümüz şu pankarta ilişiyor:
"Partimizi geri istiyoruz."
BAYKAL-MA
İstanbul örgütü, kurultay salonuna giden yolu "Deniz Baykal'ın resimleriyle" ve "sana güveniyoruz" afişleriyle süslemiş ama...
Salona yaklaşıldıkça "diğer pankartlar" ağırlık kazanıyor.
"Geleceğimizi karartma, kökümüzü kurutma" pankartları.
"BAYKAL-MA" pankartları.
KURULTAY MARŞI
Yeniden kurultay salonuna dönmek istiyoruz.
"Yasak... Gürültü... Jandarma... Slogan... Sonra tatsız, tuzsuz, seyircisiz maç."
Ve "dışardan" bir marş yükseliyor:
Ankara'nın taşına bak, Gözlerimiz yaşına bak, Uyan, uyan Gazi Kemal, Şu partinin haline bak.
SIFIRA SIFIR
Parti içi disiplin "sıfır." Partililer arasında "sevgi" sıfır.
CHP öyle bir hale gelmiş ki
"Kadın kocasına cemaat hocasına saygı duymuyor."
Ve CHP "bilgisini, birikimini, enerjisini boş yere tüketip duruyor.