CHP'liler kurultay yapmayı çok severler... Ve her kurultaydan sonra da mutlaka bir bildiri yayınlarlar: "Partimiz bu kurultaydan güçlenerek çıkmış olup, iktidara yürüyüş başlamıştır."
Gerçekte ise bunun tam tersi olur. CHP her kurultayda biraz daha zayıflar. Ve iktidara yürüyüş de hiçbir zaman başlamaz.
CHP'liler enerjilerini birbirlerini yemek için değil de, siyaset üretmek için harcasalar "belki parti büyüyecek."
"İktidara yürüyecek."
Ama CHP'liler üzüm yemekten ziyade "bağcıyı dövmekten" hoşlanıyorlar.
***
Dün CHP kulislerini dolaştık. Ve "sevgisizliğin önlenemez yükselişine" tanık olduk.
Şarkılarımızın, türkülerimizin çoğu "sevgi üzerine."
Ama işin doğrusu biz "sevgisiz toplumuz."
Sevgisizlik, "siyaset sektöründe daha da yaygın."
Hele CHP'de "en tepe noktaya ulaşıyor."
Hani ne demişler: "CHP'linin CHP'liye akrep etmez ettiğini."
Aynen öyle.
***
Dün Deniz Baykal'la konuşuyorduk.
Söz kurultayın "medyaya ve izleyicilere kapalı olmasına" gelince...
Deniz bey şöyle dedi:
- Biz kurultayda aile içi meseleleri ele alacağız... Aile içi konular özeldir... Sen hiç böyle işlerin mahalle kahvesinde konuşulduğunu gördün mü?
***
Bu ne bitmez "aile içi tartışma" böyle?
Senelerdir sürüyor.
Kahvelerde, köşelerde, kulislerde, ekranlarda.
Aile fertleri "neredeyse kanlı bıçaklı."
Birbirlerini "bir kaşık suda boğmaya hazırlar."
Geçenlerde birkaç arkadaş Ankara Atlıspor Kulübü'ndeydik.
"Yan masaların birinden"
bize bir "not" gönderildi... İsimli, imzalı:
- Deniz beye değil ama çevresine karşıyız... Deniz bey göreve devam etmeli ama şimdiki çevreyle değil... Çevre temizliği istiyoruz.
Ertesi gün Deniz beyle karşılaştık. Bize şöyle dedi:
- Atlıspor Kulübü'nde bir lobi var... Aleyhimize çalışıyorlar. Kulüpte gerçekten böyle bir "lobi" var mı, yok mu bilmiyoruz ama...
Her yerde bir "köstebek" olduğu kesin.
Kim, ne zaman, nerede, kiminle, ne konuşmuş, "anında Deniz beyin haberi oluyor."
***
28 Mart seçimlerinden hemen sonraydı...
CHP içinde "bir hareketlilik... İmza toplama işi" başlamıştı.
"Neler oluyor?" diye sorduğumuzda, Baykal'dan yine "Atlıspor'lu bir yanıt" gelmişti:
- Bazı arkadaşlar seçim çalışmalarına katılmadılar... Hatta Atlıspor Kulübü'nde biraraya gelip parti aleyhinde faaliyet gösterdiler... CHP, yerel seçimden güçsüz çıksın ki, Deniz Baykal'a karşı bir harekete girişelim diye... Hepsini biliyorum... Herşeyi biliyorum... Hem de ayrıntılarıyla.
***
Aslında "hizipler" bir partinin diriliğinin işareti.
Parti içi yarışın göstergesi. Ama bunun da bir "ölçüsü" var.
"Disiplini" var.
Disiplin sadece "askerler" ya da "polisler" için gerekli değil ki.
Demokrasinin de, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan partilerin de "kendi içlerinde disipline" ihtiyaçları yok mu?
***
Yarın Ankara'da CHP kurultayı toplanacak.
Görülen o ki bu kurultaydan "Adalet ve Kalkınma Partisi güçlenerek çıkacak."
"Yanlış zamanda, yanlış kurultay" CHP'nin rakibine yarayacak.