Üniversite "bir şehir gibi." Eğer yol gösteren yoksa "içinde kaybolursunuz."
İnsanlar kaybolmasın diye "her yere" işaretler konulmuş.
"Şuraya gider, buraya gider" diye tabelalar dikilmiş. Bu tabelalardan "biri" dikkatimizi çekti:
"Sabancı İlköğretim Okulu."
Rektör bey dedi ki: "Hemşehrimiz yaptı." "Sabancı, Erzurumlu değil ki" diyecek olduk.
Erzurumlular hemen itiraz ettiler.
"Merhum Sakıp Sabancı bizim has hemşehrimizdir" diye. Ve bize bunun "belgesini" gösterdiler.
Sakıp bey "Erzurum'a gelmiş." Üniversiteyi gezmiş, çok beğenmiş. "Bu eserde benim de bir katkım bulunsun" demiş.
Kampusun içinde "ilköğretim okulu" yaptırmış.
Kentin sorunlarıyla ilgilenmiş. Ve Erzurum Belediye Meclisi de toplanıp, Sakıp Sabancı'nın "fahri hemşehriliğini" karara bağlamış.
İnsanoğlu "eserleriyle anılıyor." Sakıp Sabancı'nın "yurdun her yerinde... Erzurum'da" anıldığı gibi... Ve "her gün."