Salı saat 14.30... Meclis'te öğle yemeğindeydik... İstanbul Milletvekilleri Azmi Ateş, Prof. Dr. İrfan Gündüz ve Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz ile birlikte. Fahrettin Poyraz, masadan erken ayrıldı: - Kusura bakmayın... Biraz sonra Meclis kürsüsünde konuşacağım... Son hazırlıklarımı yapmalıyım. "Ne konuşması" diye sorduk. Poyraz: - Biliyorsunuz Meclis'te bazı eski Bakanlar hakkındaki soruşturma önergeleri görüşülecek. - Evet. - İşte bu görüşmeler sırasında, bir eski Bakan'la ilgili olarak ben konuşacağım. - Kim bu eski Bakan? - Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan. - Ne söyleyeceksiniz? - Sayın eski Bakan'ın çelişkilerini. - Ne gibi çelişkiler? - Sayın Özkan diyor ki, "Halkbank ile hiç ilgilenmedim. "Öyleyse diyeceğim... Halkbank ile ilgili bir soruşturma talebi size geldiğinde, bunu neden beklettiniz?.. Sonra şu çelişkiler... Fahrettin Poyraz "kürsüde yapacağı konuşmanın kısa bir provasını" bize yaptı ve gitti. Biz yemeğe devam ettik.
***
Meclis'te bir "komisyon" kurulmuştu. "Adı" hayli uzun: Yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu. Komisyon "aylarca" çalıştı. "Raporunu" yazdı. "TBMM Başkanlığı'na" sundu. Açıkçası "komisyonun görevi sona erdi." Bugün "hukuken" böyle bir komisyon yok. Ama "fiilen" var. Bunu dün gözlerimizle gördük. Kimi bürokrat "hukuken olmayan komisyona" bilgi veriyor. Kimi işadamı "belge yolluyor."
***
Fahrettin Poyraz "işte bu komisyonun" üyesiydi. Azmi Ateş de "başkanı." Azmi bey bir ara bize "yazmamak kaydıyla" belge ve bilgi akışının sürdüğünü anlattı. Bazı "ayrıntılar" verdi. O sırada "Fahrettin Poyraz, telefonla konuşuyordu." Konuşması bitince bize döndü: - Komisyon çalışması devam ederken elde etmekte zorlandığımız bazı bilgiler ve dokümanlar, şimdi kendiliğinden gelmeye başladı... Bugün hala gelmeye devam ediyor. Poyraz "böyle konuşunca." Azmi Ateş'in "yazılmama kaydı" boşlukta kaldı. Başladık gülüşmeye.
***
Yemeğin sonuna doğru masamıza "yan masaların birinden" bir ziyaretçi geldi. Ayaküstü "afiyet olsun" demeye. "Geçen dönem" milletvekillerinden Metin Şahin. DSP'liydi, YTP'ye geçmişti. Bu arada fark ettik ki dün Meclis'te "hayli eski milletvekili" vardı. Bir kısmı MHP'liydi, bir kısmı da DYP'li. "Diğerleri" daha azdı. Bazı eski DYP milletvekillerinin "AKP'liler ile sıkı, fıkılığı... Zaman, zaman bir odaya kapanmaları" dikkatimizi çekti.
***
Gazetelere verilen demeçlerde, TV konuşmalarında, parti gruplarında, TBMM kürsüsünde "AKP'liler ile CHP'liler birbirlerine karşı hayli sert." "Acımasız." Sanki "selamı, sabahı keser gibi... İpleri tamamen koparır gibi." Ama dün TBMM kulislerinde "başka bir hava" gözledik. Aynı "hava" Meclis lokantasına da hakimdi. Bu hava acaba "bir günlük bir hava" mıydı? Ve bu hava acaba "bazı isimleri Yüce Divan'a gönderme sürecinin başlatılması için bir uzlaşmanın" mı havasıydı? "Soruyu" bazı AKP'lilere de sorduk, CHP'lilere de. Soru "kimsenin hoşuna gitmedi." Ve cevap vermek yerine bize "eee" dediler: - Yeni yurt gezisine nereden başlıyorsunuz?.. Bizim bölgeye de uğrayın.