THY Avrupa Ligi'nde geçen haftayı üçte sıfır ile geçtikten sonra kamuoyunda İstanbul'da düzenlenecek final four'a "1'i geçtik iki takım nasıl olur" düşleri bir anda "Acaba hiç bir takımı bile sokamayacak mıyız!" teslimiyetine dönüşmek üzere. Takım sporlarında basketbolun 40'ıncı dakikada, futbolun 90'da, voleybolun son setin son sayısı oynanmadan bitmeyeceğini bu işe yakın olan, saha içi saha dışı ve tribündeki bütün insanlar biliyoruz. Bırakın son hücumu, son sayıyı daha son maç oynanmadan da negatiften çalmanın bence hiç bir anlamı yok.
Fenerbahçe Ülker, Panathinaikos yenilgisi ile işi zora sokabilirdi. Maalesef farklı yenilgi ile çok zora soktu. Sezon başında takım kurulurken yaptığımız yanlışlar çok arzu etmemize rağmen alamadığımız oyuncuların yerine son dakikada aldığımız ve takıma entegre olamayan isimler derken bu işin yüzde 50'sinin transfer döneminde gerçekleştiğini unutmamalıyız. Bu işin içinde koçlar, asistan koçlar, yöneticiler ve idari yöneticiler herkes çalışıyor ama bir şekilde o gün bir kanattan eksik kaldın mı, o da senin bütün sezon baş ağrın oluyor.
Tıpkı Fenerbahçe'nin sinyor point guard'ı Ukic gibi. Onun bu sezon biraz düşen verimi ve sakatlığı özellikle sakatlığını atlattıktan sonra çok iyi oynayan Engin Atsür'ün net bir oyun kurucu olmaması ve Jerry'nin de işler zora düştüğünde o direksiyonda güvenle oturacak deneyime daha sahip olmaması onların en büyük handikapı oldu. Fenerbahçe bu aksayan point guard pozisyonunun bedelini pahalıya ödeyebilir. Ödeyebilir diyorum çünkü daha ödemedi. Ve her ne kadar Ömer Onan'dan da eksik olsalar yine de kalitesi yüksek bir kadroyla işi buradan döndürmek imkansız değil. Kolay mı? Asla!.. Zor mu? Zor...Hem Armani'yi orada yeneceksin, neredeyse hiç bir çeyrek rakibe 16-18 sayı üzerinde vermeyen Kazan'ı İstanbul'da devireceksin ve belki de o Panathinaikos maçının olmaz olası sayı farkı yine de işleri engelleyecek. Ama tek çare inançla denemek.
GÖNLÜM 'ANA DOLU EFES' DİYOR
Anadolu Efes ve Galatasaray Medical Park Top 16'da aynı grupta eşleştiğinde, o günkü yazıda uzun uzun 'Bence basketbolumuz için çok iyi oldu' demiştik. Çünkü alta alacak takım sayısı sadece 1 oluyordu o zaman, bütün oklar Olympiakos'u gösterirken. Galatasaray Medical Park'ta pivotsuzluğu avantaja çevirecek en büyük etken 4 numaraların dış atışı olmasıydı. Ama Shumpert son senelerin en verimsiz ve formsuz sezonunu oynayınca pivotsuzluğa bir de dış skorersizlik eklendi. Özellikle en zor gecelerde çok ihtiyacı olacak ona Galatasaray Medical Park'ın.. Ama yine de çözüm ve artı pefrormans bence Shumpert ve Cevher'in ellerinden geçiyor. Bu grupta bence Anadolu Efes büyük bir adım önde. 40 yıl düşünsem bulamazdım bir Galatasaray Medical Park- Anadolu Efes maçında taraf olacağımı... Biz tribünler, Galatasaray camiası ve basketbolseverler kadar bu sütunlarda Oktay Mahmudi'nin, yönetimin yatırımının ve oyuncuların emeğinin hakkını hiç pas geçmedik. Yine de geçmeden sanki o maçı Anadolu Efes'in kazanması, tek Türk takımına oradan Final 8 yolunu açacak en yakın olasılık gözüküyor. Özellikle Galatasaray bu çok zor CSKA Moskova maçından galibiyet çıkaramazsa sevgili Oktay'ın değerli gönlünü alarak benim hislerim de Ufuk ve arkadaşlarının yanında olacak.