İspanya maçını son topu çok akıllı oynayarak kazanmıştık. Sırbistan maçı 4 sayılık farklar ile hiç kopmadan uzatmaya kadar gitti. Şimdi sırada Slovenya çeyrek final, yarı final ve inşallah kısmet ise daha sonra da final maçları olacak. Artık Bulgar maçı Polonya maçı gibi rahat maçlar geride kaldı. İnancımızın arttırdığı savunma direnci buraya kadar en büyük silahımız oldu.
Kazandıkça da güvenimiz de arttı oyun kalitemiz de. Dün hatırlayın ilk yarının son topunu Kerem pota altına taşıdı, Semih'i buldu. Semih üstündeki ele rağmen o sayıyı kazandırdı. Bu belki 4 saniyelik tek bir top ama çok şeyi anlatan bir top. Kendine güvenen takım ile öylesine oynayan takım arasındaki fark işte bu. İyi takım o son 4 saniyede bizim gibi potaya gider, öylesine bir takım da yollar yarı sahadan. Herkesin yerini pozisyonunu bilen saat gibi işleyen düzenimize dün 3. çeyrekte bir ara verdik. O çeyreğe Sinan oyun kurucu Ömer Onan 2 numara, Hidayet 3, Semih-Ömer de 4-5 başladık. Oyun kurucu olmadan bir tavşanşapka ilişkisi denedik. Allah'tan sadece 4 dakika sürdü o süreç. 0 sayı ile hiç yaratamadan.
Ender oyuna girince bir Sinan için yarattı bir Ersan için. Bir de kendine. Yorulunca bayrağı devrettiği Kerem Tunçeri, Ersan'a sevdiği pozisyonları yaratarak o dakikalarda ön plana çıktı. Bence çok doğru olan şampiyona programında her maçtan sonra 1 gün dinlensek de yine de bu mücadelede artık yorgunluk belirtileri baş göstermeye başladı ufaktan ufaktan.
Dün Sırbistan ile son 5 dakikaya 59- 59 berabere girerken Hido 1-10 kullanım ile Ömer de 1-10 serbest atış ile oynuyordu. Bunlar çok düşük yüzdeler olsa da savunma için müthiş bir efor sarf edilen bugünlerde artık bu normal. Artık her atılan sayı büyük zorluk derecesinde olacak. Özellikle de maç sonları. Alınacak her ribaund rakibe bir eksi top bırakacak. Çember altı değerlerinin, ribaundların, orada alınacak yaptırılacak faullerin çok ön plana çıkacağı günlere geldik.
Ömer Aşık'a, Oğuz'a, Semih'e hatta Ersan'ın omuzlarına çok fazla yükleneceğiz. O yorgunluğun sahaya nasıl yansıdığını görmek istiyorsanız dün son çeyreğin ve uzatmanın skorlarına (9-12, 0-5) bakmanız yeterli. Ama ona rağmen zihin olarak güçlü kalmak uzatma öncesi son topu alkışlanacak bir organizasyonla çok güzel kullandık. Kazanan takım olmanın kazanmaya inanmanın mükafatını aldık. Kazanmanın bir alışkanlık olduğunu herkese gösterdik.