Eurobasket-2009'da ilk rakip Litvanya...
Daha düne kadar takımın yıldızları olan Jasikevicius, Macauzkas, Sistokas, Ilgauskas, hiçbiri kadroda yok. Hem de kariyerlerinin zirvesindeyken.
Onlar için sadece hoş bir bayrak değişimi... Sporda kalıcı yatırımlar, uzun vadeli planlar ile nasıl başarıya koşulacağını görmek isteyenler ilgilerini Litvanya basketboluna yoğunlaştırabilirler.
Önce biz ilgimizi yoğunlaştıralım...
12 milyon dolara Denver'dan Olympiakos'a giden Kleiza, Siena'dan Lavrinovic, Milano'dan Petravicius, Maciulis, Real Madrid'den diğer birader Lavrinovic, Khimki'den Javtokas ve diğer Zalgirisliler, Lietuvas Rytaslılar... Avrupa'nın üst düzey takımlarından bir dolu önemli basketbolcu... Koptukları eski Rusya coğrafyası içinde çok çok küçük olmalarına karşın nedir Litvanya basketbolunu hep zirvede ve canlı tutan? Çağın gerçeklerini görüp uygulayarak inanılmaz bir altyapı yatırımı ve basketbolun tam anlamıyla eğitimini veren okullarını kurabilmiş olmaları onlara bir fabrika olma özelliğinin avantajlarını yaşatıyor. "Made in Litvanya" coach Kaslauskas dün Çin'in, bugün Yunanistan'ın başında.
Birçok coach da Rusya, Ukrayna'da çalışıyor. İçlerinden Ramunas Butautas'ı Litvanyalı asistanlar ile takımın başına koydular. Basketbolda ülke olmanın değerini, coach'un bu oyundaki rolünü, milli takımlarda öz be öz ulusun bir parçası olmanın avantajlarını bilerek...
Sürekli ezici bir üstünlükleri olmasa da, tempoyu ve oyundaki dinamikliği hep üst düzeyde tutmaları ve yüksek şut yüzdeleri en büyük özellikleri. Ulusal kimliklerine öyle inanıyorlar ki, tüm Avrupa devşirme oyuncu için adeta bir kulüp takımı gibi "deneme-yanılma" yaparken onlar kadronun Litvanyalı özelliğini, daha da önemlisi özgüveni korudular.
Rakibin asıl gücü sağlam köklerinden, onları bir basketbol fabrikasına dönüştürmüş özgüvenlerinden geliyor. Atina'da Akropolis Turnuvası'nda oynadıkları Sırbistan maçını seyrettim. İspanya'ya 100-
74 kaybettikleri maçı da. Sonra Rusya'yı 66-
61 yenişlerini de. Sayıyı, yükü, defansı, enerjiyi bütün banka yayıyorlar. Ramunas, klasik bir Litvanyalı coach'tan çok daha dinamik ve pozitif olarak oyunun içinde.
Lavrinovic biraderler ve Javtokas pota altında hem sert hem de üretkenler.
Petravicius, yükselen değerlerinin başında gelen Kleiza, Delininkaitis, biri dursa diğeri atan oyuncular. 4 numarada uzun ve dış atıcı oyuncularla geçtikleri için, Ersan'a ebat, Oğuz'a çabukluk sıkıntısı yaratabilirler.
4 numara alternatifi Barış'tan maçın geneline yayılacak bir performans beklemek ne denli realist olur, bilemiyorum...
ZOR OYUNU BOZAR
Litvanya'yı yenmenin yolu tarzı. Bütün maç canlı tutabileceğin sert bir savunma ile, yıldıra yıldıra, istediklerini oynatmayarak, rahat şut pozisyonları vermeyerek, ufaktan bir savaş hali... İlk gün bunu 40 dakikaya yayacak ekstra enerjiyi bulabiliriz. Böyle bir maçı, belli süreleri iyi oynayarak, küçük çıkışlarla kazanamazsın. Oyunun şiddetini, arzuyu 40 dakika yüksek tutmak, ribaundlarda dengede kalmak, pota altında Ömer, Semih ve Oğuz'un faul problemine girmemeleri maçın anahtarlarıdır.
"zor oyunu bozar"