SABAH ailesinde basketbol için de Serbest Kürsü organize ettik. Eurobasket 2007 öncesi Milli Takımımız'ı Türkiye'nin önde gelen basketbol adamları iki kez tartıştı. İlk kürsüde ana konu Kerem Tunçeri idi. İspanya'da müthiş bir sezon geçiren basketbolcunun oyun kurucu sıkıntısı çeken takımda düşünülmemesinin çok büyük bir yanlış olduğunu vurgulamıştık. Ağır bir dille eleştiriden moralleri bozmama adına sakınmıştık. Ama dün geceki maçı izlerken "Biz mi yanlış yaptık?" diye geçirdim aklımdan.. Dün üçüncü çeyrekte 2.12'lik Femerling top çalıyor; gidiyor fast-break'i smaç ile tamamlıyor. Eski Telekom'lu Jagla 1 saniye kala 9 metreden sokuyor; biz bir pota altını, faulleri sokamıyoruz. Fenerbahçe'den, Beşiktaş'tan tanıdığımız, Kerem Tunçeri'nin (Kadromuzda yok) back-up'ı Mithat pota altında turnikeleri ile cirit atıyor. Öyle güvenini kazanmış ki; kendi pota altından bizimkine sokacak neredeyse.

BİR ÇEKLER'E BAK, BİR DE BİZE
Basketbolda onlarca parametre var. Ama 40 dakikada sadece iki asist yapabilmeyi, son dakikaya kadarki 1/20 üçlük isabetini nasıl açıklayabilirsiniz ki? Bir bizim ikinci yarıdaki inançsızlığımıza bakıyorum; bir de bir önceki maçta kapasitesi sınırlı Çekler'in Litvanya gibi bir deve karşı ikinci yarıda farkı 18-19'lardan üç kere 10-12'lere indirişine, bunu yapmak için savaş verişine.. Hamann Almanya'dan İtalya'ya gittiği an geri döndü geçen sene. Diğer oyun kurucuları bizim Mithat ve benim takımımım oyun kurucusu Pascal Roller. Demond Greene Bamberg'de, Herber Alba Berlin'de mütevazı oyuncular. Schultz sakatlanınca sezon sonunda emekliliğini açıklayan Arigbabu'yu kadroya aldılar. Biz basketbol tarihimizin en parlak kuşağı ile bozgun yaşarken, onlar bu mütevazı kadrodan böylesine pozitif değerler çıkarıyorlar. Bunu analiz etmek lazım. Ama önce Türkiye'de yıllardır yeşeren basketbol sevgisini düşünerek bu bozgundan sonra Avrupa Şampiyonası'na bir üç gün daha devam edip onurumuzu kurtaracak davranışı bulmalıyız.