Dün Milli Takım, Sırbistan maçının verdiği moralle Hırvatlar'la rövanşa arzulu ve sert başladı. Engin, Sırbistan'a karşı sergilediği performansla "Arkadaşlar! Bana güvenin. Ben başlayabilirim" demişti sanki. Ve ilk beşte güvenle başlayarak oyun kurucu pozisyonunun önceliğine önemli bir çözüm olarak sunuldu. Temponun düştüğü ilk çeyrek sonlarına doğru da Ender girip ritmimizi iyice arttırır, biriki top çalar, sertliğin en gerektiği anlarda da Hakan hazır kıta diye düşünülmüştü.
Memo ile Semih'in beraber başlaması da oyuna başka bir direnç kattı ; sertliğimizi üst seviyede tuttu. Onlar düştüğünde de Kaya ile Kerem tecrübe ve dinamizmleriyle mücadeleyi tekrar yukarı çekerler. Görevlerin belirlenmiş olması herkese başka bir rahatlık ve inanç getirir. Dün oyun şablonumuz ve düzenimizin belirlenmesi adına olumlu adımlar attık.
Hırvatlar, kadro derinlikleri, içeriyidışarıyı oynayan, çoğu atlet ve de akıllı basketbolcuları ile küçümsenemez. Arzumuzu ve hücumda ritmimizi yüksek seviyede tutarak dördüncü periyoda kadar maça ortak geldik. Ama oradaki 70'lık seri oyunun kırılma anında direncimizi bitirince kaybettik.

LİDERLERE SÜRE GEREKİR
Sahaya çıkan 12 kişi, o gün için coach'un kullanabileceği 12 değerdir . Hepimizin gönlünden oyuna bütün bankı dahil etmek geçse de, buradaki asıl beceri o günün şartlarında o maçı alacakları gözüken 7-8 oyuncuyu canlı ve diri tutarak maksimum süre kullanmaktır. Oyuna iyi başlayıp, hücuma katkısı büyük olan ve bu artısını geliştireceği kesin gözüken Hido'yu son çeyreğin kritik dakikalarında bankta tutmasaydık keşke! Dün de belli oldu ki; üst düzey maçları 70'ler civarında atıp yiyeceksin. Bu da savunmanın değerini ortaya koyuyor. Ama karşı potaya geçince, hücumumuzu taşıyacak lider veya liderlerin de 28-30 dakika oyunda kalabilmesi onların hem güvenini hem de performansını arttıracaktır.
İzmir'de taraftarın enerjisi bizi inanç ve dirençle her maçın sonuna kadar götürdü. Artık kendimizle baş başayız. Maçın sonunu da iyi götürebilmek için çalışmalarımızın yanına takım enerjisini ve yürekten paylaşmayı katmalıyız. Her turnuva kendi kahramanını yaratır. Japonya bitti; daha iyisini İspanya'da yaratmak dileğiyle!