Bu köşede sadece gönderdiğiniz sorulara yanıt vermiyorum. Zaman buldukça durumunuzu yerinde görüp şikâyetlerinizi dinleyip dertlerinize ortak olmaya çalışıyorum. Yıllık iznimin bir kısmını memleketim Sinop'ta geçirdim. Önce hasta anamla hasret giderdim. Daha sonra özürlüleri ve ailelerini dinledim:
"Ağır özürlümüz var. Hastaneden rapor alamıyoruz. Bakım ücreti almak için ne yapmamız lazım" diye dert yandılar. Durumları içler acısı. Bazıları parasızlıktan tedavisini yaptıramayıp basit bir hastalıktan sakat kalmış. Yani fukaralık hepsinin belini bükmüş...
Şikâyetleri dinledikten sonra Sinop Atatürk Devlet Hastanesi'ne gittim. Engelli gözüyle hastane çevresini iyice inceledim. Polikliniklerin girişi ve otopark engellilere göre dizayn edilmiş. Engelliler için her şey düşünülmüş. Duyarlılıklarından ötürü yetkililere teşekkürler. Lakin engellilere ayrılan otoparka "özürsüzler" aracını çekmiş. Mecburen aracımızı başka yere park ettik.
Hastaneye girince şaşırdım! Şaşırdım çünkü, devlet hastanesi değil özel otel sanki. Her taraf bakımlı ve temiz. Ayrıca engelli ve yaşlılar için dinlenme salonu da var. Ancak poliklinik çok kalabalık. İster istemez "Herhalde bizim memleket hastalıktan kırılıyor" dedim. "Acaba bu kalabalıkta kaç kişi özürlü raporu alabiliyor" diyerek sağlık kurulu odasına yöneldim. İki memur evraklar arasında kaybolmuş...
O yoğunlukta bile sorularıma yanıt alabildim. Bir haftada 60 kişi rapor alıyormuş. Bazen bu sayı 100'ü aşabiliyormuş.
Aşağıya inip hasta yakınlarıyla sohbet ettim. Hepsi dertli. Sağlık kurulu raporu için gelmişler. Ancak kalabalık nedeniyle 3-4 gündür muayene olamamışlar. Hatta köyden şehre erken saatte araç olmadığından çoğu sıra numarası alabilmek için hastane kapısında sabahlıyormuş.
Özetle çoğunun evde bakım ücreti almak için neler yapacağına dair yeterli bilgisi yok. E, mağdur da çok. Dolayısıyla şikâyetleri dinleyip, yaşananları gördükten sonra okurlarımızı bilgilendirelim istedik.
Özürlü, ihtiyaçlarını tek başına karşılayamıyorsa şimdi sizlere anlatacaklarımı bir tarafa not etmenizde yarar var.
Bakımını üstlendiğiniz ağır engellinin, sizin yardımınız olmadan (tuvalete gitmek, yemek yemek, elbise giymek, ellerini yıkamak vb.) hayatını sürdürememesi gerekiyor.
Haneye giren gelirin kişi başına bölündüğünde 'Bakım Yönetmeliği'nde de belirtilen hüküm doğrultusunda net asgari ücretin 2/3'ünü geçmemesi gerekiyor.
Örnek verecek olursak:
Aynı evi paylaşan ana, baba, kardeşlerin aylık gelir toplamı 1900 lira. Şu anki (01.07.2009- 31.12.2009) net asgari ücret 546.48 lira. Evdeki kişi sayısını 6 olarak varsayalım.
Kişi başına düşen gelir (1900/6=) 316.66 lira. Bu tutara göre bakım ücreti alabilirsiniz. Ancak çıkan sonuç asgari ücretin üçte ikisini geçerse maaş almak için boşuna yorulmanıza gerek yok.