Koskoca Fenerbahçe şamğiyonluğa oynuyor ama kaybettiği maça bakın! Üstelik dün akşamüstü Trabzonspor kazanmışken Fenerbahçe'nin vurdumduymazlığına ne demeli! İlk yarıya bakıyoruz, bal yapmayan arı gibiler. Sağdan Gökhan'la, soldan Dia ile geliyorlar ama ya ortalar kötü, ya da son vuruşlar iyi değil... Yine ilk yarıya bakıyoruz, rakip Ankaragücü, F.Bahçe'nin üzerine gelmiyor, gelemiyor ama Fenerbahçe hala rölantide oynamaya çalışıyor. Aykut Kocaman'ı anlamak mümkün değil. İkinci yarının hemen başında Ankaragücü'nün golü gelmedenSemih'i oyuna neden almazsın? Zira zaten Ankaragücü gelemiyor, hatta gelmeye de niyeti yokken; üstelik Niang da sürekli geriye dönük oynarken, Semih'i oyuna almamanın manasını bir türlü çözemedik.
Aynı Aykut Kocaman'a yine soruyorum: 1-0'dan sonra Semih'i niye oyuna alıyorsun? 0-0 ile 1-0'ın farkı ne? İkinci yarı oyun iyice durağan hale gelmişti ki Ankaragücü'nün golü geliverdi. Soldan kestiler, Sestak da arka direkte golü yapıverdi. Ama yenilen bir ikinci gol var ki; tam evlere şenlik. Sestak metrelerce sürdü, slalomunu yaptı ve topa vurdu. Volkan böyle maçlarda kitleniveriyor. Yediği ikinci golde de hem oyun konsantrasyonunun hem de çabukluğunun iyi olmadığını düşünüyoruz.
KOCAMAN TAKTİSYEN DEĞİL!
F.Bahçe için işler böyle gitmez. Aykut Kocaman, Fenerbahçe'nin efsane futbolcusu olabilir ama asla büyük bir taktisyen olamaz. Büyük hoca demek, yaratıcı olmak demektir. Dün Aykut'un yaptığı asla yaratıcılık değildi. 1-0'dan sonra oyuna Semih ile Stoch'u almak sokaktaki simitçinin bile düşünebileceği bir değişiklik. Mühim olan şey Ankaragücü'nün oyun sistemini ikinci yarının hemen başında çözüp gerekli değişikliği yapmaktır. Puan farkı açıldıkça açılıyor, Aykut Kocaman'a ve Fenerbahçeli futbolculara önerim, Trabzonspor'un oynadığı maçlardaki coşkuyu ve oyuncuların istekliliğine baksınlar sonra da dönüp bir de aynaya baksınlar. Kuddusi Müftüoğlu'nu kutluyorum. Ağır sahaya ve yoğun ikili mücadelelere rağmen çok başarılıydı.